20 Haziran 2013 Perşembe

Gebelik Günlüğüm : 8-11. Haftalar

Evet bu sefer gerçekten uzun bir ara verdim ancak gayet geçerli bir sebebim vardı.

Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçların AVM yapmak amacıyla kesilmek istenmesi sonrası başlayan ve sonrasında hükümetin yaptığı mantık dışı açıklamalar ve uyguladığı orantısız polis şiddeti nedeniyle 3 haftayı aşkın süredir tüm Türkiye'de devam eden ve artık sadece parkla ilgili olmaktan çıkıp 10 senedir rafa kaldırılmak istenen hak ve özgürlükler için bir baş kaldırı haline gelen eylemlerle dolu günler geçiriyoruz.
(Cümleyi toparlayabilmem zor oldu gerçi)

Her şey, bir kaç gündür parkta ağaçların kesilmemesi için nöbet tutan insanların çadırlarının bir şafak baskınıyla yakılmasıyla başladı. O günden sonra hem polisin uyguladığı şiddetin dozu, hem de ülkenin her yerindeki insanları tepkisi giderek arttı. Polisin durmaksızın attığı biber gazları ve tomalardan sıktığı tazyikli sular kimseyi sindiremedi ve milyonlarca insan her gün sokaklara çıkmaya başladı.

Çok karamsar, umutlu, mizah dolu, üzücü gerçekten çok farklı günler yaşadık. Ne yazık ki 4 kişi hayatını kaybetti. Bir çok kişi ağır olmak üzere binlerce yaralı var ve yüzlerce kişi göz altında. Her şey artık 3 hafta öncesinden o kadar farklı ki şu an her şeyi burada özetleyebilmem mümkün değil ancak artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını söyleyebilirim.

İşte bu günler boyunca hepimiz gündemle o kadar meşguldük ki, neredeyse hamile olduğumu bile unutacaktım. Yıllardır televizyon seyretmezken, haberleri yayınlayan bir kaç kanalı sabahtan akşama takip eden, sosyal medyayla ilişkisi günde 10 dakikayla sınırlıyken tüm gün Facebook ve Twitter'da eylemlerle ilgili paylaşım yapan bir çift olduk çıktık.

Ben hamile olduğum ve gaz yemesem daha iyi olacağı için, eylemlerin hiç birine katılamamanın üzüntüsünü yaşarken, tüm arkadaşlarım ve hatta ara ara kocam da meydanlarda polis şiddetine karşı direndiler.

İşte en son yazdığım günden beri hayat bu şekilde geçti.

Zaman zaman, polis şiddetini ve yapılan adaletsizlikleri izlerken, bu kadar çok üzülüp ağlamanın bebeğime haksızlık olduğunu düşünsem de, bu değişim sürecinin iyi şeyler getirebileceğini ve bebeğimin belki de daha umut dolu bir Türkiye'de dünyaya gelebileceğini düşünerek kendimi avutmaya çalıştım.

7. hafta başlayan dayanılmaz mide kazıntıları, 8. ve 9. haftalarda da tam gaz devam etti. Bu iştahla, başlarda büyük bir disiplinle uyguladığım sıkı diyete uyum sağlamak biraz zorlaşmaya başladı. Hala tatlı isteğim olmadığı için şanslı hissettim ama gözümü tam anlamıyla karbonhidrat bürümüştü :)

8. haftada mantı ve lahmacun aşerdim. Normalde sadece karın doyurmak için yemek yiyen ben, hayatımda çok az şeyi o lahmacun ve mantı kadar iştahla yediğimi hatırlıyorum.

9. haftada doktor kontrolümüz vardı. İnsanı bebişinin kalp atışlarını duymaktan daha hamile hissettiren, duygulandıran, coşkuyla dolduran bir şey daha varsa o da kesinlikle o minik şeyin kollarını ve bacaklarını oynattığını görmekmiş. Sanırım o günden sonra içimde bir insan yavrusu büyüdüğüne ikna oldum ve ciddi anlamda onunla bağ kurmaya başladım.

10. haftada iştah yerini hazımsızlığa bıraktı. Yediğim her öğün sonrası saatlerce şiş midemle kıvranır oldum. Artıke skiye göre daha az acıkıyordum ve midem daha az kazınıyordu. Bu haftaları da mide bulantısız atlatmanın keyfini sürdüm.

Gelelim bu haftaya :)

Bu haftaya kadar saat başı değişiklik gösteren iştah durumuma rağmen kilo almadan gelmeyi başardım.
Evdeki baskülde 49.5 kiloya sabitlemiş durumdaydım. Taa ki bugüne kadar. Her sabah dümdüz bir karınla uyanırken, bu sabah birden bire öne fırlamış küçük bir karna sahip oldum:) Aynı zamanda baskülde hafif moral bozan bir oynama da başgösterdi. Ancak bir kaç gün durumun takipçisi olup, öyle ilan edeceğim :)

Bu sabah tekrar doktor kontrolümüz vardı. İlk kez abdominal ultrason yapıldığı için keyfime diyecek yoktu. Artık kendimi daha hamile hissediyorum :) Bebeğimiz yine kollarını, bacaklarını oynatıyor ve arada tekmeler atıyordu. Hatta gözümüzün önünde bir takla bile attı. Tatsız, siyah beyaz ultrason görütüsünden sonra bugün ilk kez bebişi 4D görmenin şokunu yaşadık. Elimizdeki fotoğraf o kadar gerçek ki, elimden bırakamıyorum:) Hatta scan edip annelere babalara bile gönderdim onlar da şaşırsınlar diye. Minik jelibon ayıcıklarına benzer bir yavru var içimde Allah'ım! İnsan düşünürken bile sırıtmaktan kendini alamıyor:)

Kontrolde her şey yolunda gitti. Bebişin yine 1 hafta önden gittiğini öğrendik. Bu nedenle, daha önceden 2 hafta sonraya planlanan İkili tarama- down sendromu testi haftaya Cumartesi'ye çekildi. Hastanede bu uygulamayı yapan uzman dolu olduğu için, dışarıda bir görüntüleme merkezinden randevu alındı. Heyecanla önümüzdeki haftayı bekliyoruz:)

Muhtemelen 4 hafta içinde de bebişin cinsiyetini öğrenmiş oluruz. Başlarda insanların da etkisiyle kızım olacağına inanıyorken, nedense bir süredir oğlan olacak gibi hissetmeye başladım. Bu arada evde isim kavgaları da şiddetlendi. Bunu bir sonraki hafta paylaşacağım:)

Sevgiler,

İLKE

Sayfalar