28 Aralık 2013 Cumartesi

Gebelik Günlüğüm : 38. Hafta

38 + 0 haftalık göbek

39. haftaya girerken herkese merhaba!

Kah bir şeylerle uğraşarak, kah boş boş oturarak geçen ama huzur dolu bir hafta oldu bu hafta. Gerçekten boş kalmaya, kafa dinlemeye oldukça ihtiyacım varmış. Özellikle "işler yetişecek mi" stresiyle geçen son haftalardan sonra...

Üstte görüldüğü gibi artık göbeğim aldı başını gidiyor ve ben toplamda yaklaşık 8 kilo almış durumdayım. Başlarken hedefim de 8-9 kilo almaktı belim nedeniyle. Özel bir şey yapmadan hedefi tutturmuş oldum :)

Kısa süre öncesine kadar "gelmesin daha, dursun yerinde" modundayken, şimdilerde sabırsızlık baş göstermeye başladı. Hem belirsizliğin getirdiği "ne yapacağız biz?" korkusu hem de "e gelsin artık" heyecanı bir arada. Normalde gününün dolmasına bugün itibariyle tam iki hafta var ancak biz başından beri gelişimi 2 hafta önden gittiği ve aşağı erken indiği için erken gelebilir fikrine kendimizi alıştırmış durumdayız. Bu nedenle biraz erken sabırsızlandık sanırım :) Bir de tabii, doğum izninin daha büyük bir kısmını Deniz'le geçirmek istemem de bir sebep. Ama biz ne dersek diyelim, oğluşumuz doğru zamanı biliyor ve kendi istediği zaman aramıza katılacak :))

Evdeki günlerimde olabildiğince gebeliğe yoğunlaşmak, nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak, kalan kitapları okumak, evde yapılacak işlerle ilgilenmek gibi planlarım vardı. Pazartesi günü, ilk gün gazıyla her şeyi yapmaya çalıştım. Sahilde 1 saatlik uzun bir yürüyüş yaptım, oturup bir yerde salep içip keyif yaptım, gevşeme cd'sini dinleyip nefes egzersizleri yaptım, yemekler yaptım, ortalığı topladım, hypnobirthing müzikleri dinleyip uyukladım, kitap okudum :) Sonraki günler bu kadar aktif geçmedi tabii. Yine de nefes egzersizlerine ve yürüyüşe mutlaka zaman ayırmaya çalışıyorum. Aksi gibi bu hafta bel ağrılarım ciddi anlamda arttı. O yüzden esneme ve çömelme egzersizlerini çok fazla yapamıyorum. 

Hastane çantamda kalan tek eksik lohusa tacıydı. Bu hafta bir kaç tokacıya gider hallederim diye düşünüyordum ancak fiyatları görünce dudağım uçukladı. Muhtemelen ikinci bir kere kullanmayacağım basit bir fiyonklu taç 18 liraydı. Ben de pintilik yapıp evdeki ıvır zıvırlarla bu işi halletmeye karar verdim :) Biri mor ve kokoş, diğeri kırmızı ve klasik olmak üzere iki tane taç yaptım. Kırmızı olanın kuyruklarını tavsiye üzerine sonradan kestim. Lohusa taçları da girince bavulumuzda bir eksik kalmadı :)

Evdeki artık kumaşlardan yaptığım lohusa taçlarım
Salı günü, "İş görmez raporu" almak için Zeynep Kamil Hastenesi'ne gittim. Standart olarak NST çekmeden muayene etmiyorlar. Ben hafta içi zaten gidip kendi hastanemde çektirecektim ancak orada da çektirmek durumunda kaldım. 20 dakikanın son anlarında bir kaç kez kalp atışlarının görünmediğini ve sonra da 50'den başladığını gördüm ancak görevliler her hangi bir şey söylemediler. Scan edip doktoruma gönderince, büyük ihtimal anlık bir temassızlıktan kaynaklandığını ancak yine de doğum yapacağım hastaneye gidip tekrar çektirmemin iyi olacağını söyledi. Ben zaten doğumhane ekibiyle haşır neşir olabilmek için sık sık hastaneye gitmek istiyordum :) Ertesi akşam gittik. Doğumhane sanırım uygun değildi, kattaki odalardan birinde çektirdim NST'yi. Böylece kalacağımız odaları da deneyimlemiş olduk. NST'de bir kaç tane düzensiz ama şiddetli kasılma göründü ve bir sorun yoktu. İçimiz rahatladı.

Dün yine doktor kontrolümüz vardı. Karda yatmış gibi ciğerlerimi üşütüp, kötü şekilde öksürdüğüm için randevu büyük ölçüde, uygulayabileceğim doğal tarifleri konuşmakla geçti. Ultrasonda Deniz'in keyfi yerinde görünüyordu ve yine kıpır kıpırdı. Önümüzdeki Cuma tekrar görüşmek üzere sözleştik doktorumuzla. Tabii Deniz daha erken gelmeye karar vermezse :) Doktor 1 Ocak'tan itibaren bekleyebileceğimizi söyledi.

Evet ne yazık ki bu son haftalarda üşütmem hiç hoş olmadı. Ciğerlerim oldukça dolu ve ilaçsız atlatmak biraz zor oluyor. Şiddetli öksürmekten alt karın kaslarım baya ağrımaya başladı. Bütün doğal tarifleri arka arkaya uyguluyorum. (Siyah turp-bal, zencefil-limon-bal, demlenmiş karanfille gargara, limonlu ıhlamur ) Umarım doğum başlamadan öksürük geçer.

Bu arada, gece uykularım yine zorlu geçmeye başladı. Bir süre önce kurtulduğum kalp sıkışması, kaburga ağrısı ve reflü nedense geri geldi. Geceleri oturarak uyumaya çalışıyorum :( Bir süre daha bu şekilde idare edeceğiz artık.

3 gün sonra yılbaşı ve normalde ben bu zamanlarda, yılbaşı gecesini ve yaş günümü planlar olurdum. Ancak bu sene tek planımız Deniz :) Doğum günüm bile aklıma gelmiyor.

Bakalım önümüzdeki günler bize neler getirecek. Şimdiden mutlu yıllaaarrrr!!!

Herkese mutlu yıllarrrr!!!!


İLKE & DENİZ

23 Aralık 2013 Pazartesi

Gebelik Günlüğüm : 37. Hafta

Merhaba,

37. haftayı da geçtiğimiz Cumartesi itibariyle geride bıraktık. Artık gerçekten çok az kaldı ama ben idrakına varamıyorum :) Haftanın en güzel günü elbette son kez işe gittiğim Cuma günüydü :) Bütün işleri devredemeden Deniz gelirse diye o kadar takmışım ki kafaya, Cuma günü mutluluğum görülmeye değerdi. Sabah beni Çağrı ofise bıraktı, 3 gibi de karşıda işi bitince geldi beni aldı ofisten. Hemen o gün gezmek, dolaşmak, durumun tadını çıkarmak için önlenemez bir istek duymaya başladım. Hayatında en uzun evde kaldığı süre iş değiştirme arasındaki 3 hafta olan bünye, 7 ayı algılamakta biraz zorluk çekmedi değil :) Gerçi herkes bebek geldikten sonra yorgunluktan işi arar hale gelebileceğimi ısrarcı bir şekilde belirtse de, ben kendimi öyle olmayacağına dair telkin ediyorum. Zaten çalışmayı seven bir insan değilim. Çalışırken çok çalışmaya eğilimli olduğum gerçek ama hiç çalışmasam daha mutlu olurum gibi gelmiyor değil.

Hafta sonu doktor, alışveriş, bir nikah ve bir düğün derken oldukça dolu ve hızlı geçti. Doktor kontrolünde her şey yolundaydı. Deniz yaklaşık 3400 gram olmuş, suyu iyi, gayet hareketli ve keyfi yerinde. Doktorla doğum belirtilerinin üzerinden geçip, ne zaman onu aramam gerektiği konusunda konuştuk. Gece başlarsa uyanık kalmaya çalışıp boşa enerji harcamamamı, yatıp uyumaya çalışmamı; gündüz olursa da hemen telaşlanmayıp bir şeylerle oyalanmamı, yemek yapmamı ya da çıkıp dolaşmamı söyledi. Bakalım neler gelecek başımıza? Gerçekten çok meraktayım :)

Bu hafta sonu bir nikaha ve bir düğüne katıldık. Düğün İzmit'teydi ve bu muhtemelen son kez şehir dışına çıkışım oldu. Derya'cığımın düğününe katılmayı aylardır çok arzu ediyordum ve o zamana kadar çok ağırlaşmamış olmayı diliyordum. Neyse ki bel ağrımı saymazsak rahat bir şekilde düğüne gittik geldik.



Yuva yapma hormonu sanırım tavan yaptı. Bir haftadan fazladır şaşılacak kadar enerjik ve hareketliyim. Sürekli evin içinde bir şeylerle uğraşma isteği duyuyorum. Normalde hiç hoşlaşmadığım halde, habire ocak, tezgah falan silip duruyorum, ortalığı topluyorum :) Dışarda yürürken de enerjim eskisine göre oldukça iyi. Daha uzun süre yürüyebiliyorum. Doktorun da tavsiyesiyle ve artık çalışmamamın şerefine, her gün 1 saat yürüyüş yapmayı planlıyorum.

Önümüzdeki hafta evde geçirdiğim ilk haftanın deneyimleriyle burada olacağım. Tabii Deniz daha önce gelmezse :)

Sevgiler

İlke & Deniz

16 Aralık 2013 Pazartesi

Gebelik Günlüğüm : 36. Hafta

36+1 günlük gebe
Merhaba,

Artık son dönemece girdik. Beklenen doğum tarihine göre dört haftamız kaldı. Ama sanki bana hep daha erken gelecekmiş gibi geliyor. Deniz'in gelişimi zaten 2 hafta önden gidiyor başından beri. Erkenden aşağıya inmiş olması da 40 haftayı doldurmayacakmış hissimi kuvvetlendiriyor. Açıkçası işlerimi devredip doğum iznine çıkmaktan başka bir düşüncem yok. Sonrasında kendisi için en iyi zaman neyse o zaman gelsin  Deniz Bey. Hayırlısıyla 4 iş günüm kaldı. Doğurmadan atlatırsam çok mutlu olacağım :) Sonra belki Deniz gelmeden biraz  dinlenip kafa dinlemeye ve doğuma odaklanmaya vaktim olur. Kısmet :)

Geçtiğimiz Çarşamba gününden itibaren, benim yerime 7 ay çalışacak kişi iş başı yapacağı için ofise gitmem gerekiyordu. Aksi gibi deli gibi tipi fırtınası olan günü seçmişim ofise gitmek için. Sırtımda bilgisayar çantasıyla, o korkunç havada kayma düşme tehlikesiyle ve kafamı fırtına nedeniyle yerden kaldıramaz durumda ofise ulaştım ama risk aldığım için kendime de kızdım. O gün bir sürü kişi hava durumundan dolayı ofise gelemedi ama ben 9 aylık gebe halimle o yolu teptim :( Sonraki günler ofise gelemeyeceğimi söyleyip, işleri devredeceğim kişinin bizim eve gelmesini istediğimi söyledim. Neyse ki sorun olmadı ve sonraki günler eğitim için o Üsküdar'a geldi de sorunu çözdük.

Bir süredir neredeyse yok olan Braxton Hicks kasılmaları yine kendini göstermeye başladı. Tabii bu seferkiler normal. Genel olarak çok rahatsız etmiyorlar. Ancak geceleri sağdan sola dönmek yine büyük işkence. Yine de Deniz aşağı erken indiği için kurtulduğum reflü ve kaburga sıkışması sayesinde geceleri biraz zorlu da olsa uyku uyuyabilir oldum. Yalnız gece bir kaç kez üstüne yattığım taraf ciddi anlamda tutulmuş halde uyanıyorum. Buna da şükür :)

Cumartesi günü doktor kontrolümüz vardı. Bundan sonraki ziyaretlerimiz haftada bir olacak. O gün de şansımıza tüm şehirde elektrik kesintisi vardı ve bekleme odasında beklerken dahi elektrik daha gelmemişti. Her kontrolde USG yapılması gereksiz bir şey biliyorum ama son haftalar olduğu için yine de girmek istiyordum. Neyse ki tam doktorla sohbet aşamasında elektrikler geldi ve Deniz'i görüp keyfinin gayet iyi olduğunu, kilosunun yaklaşık 3200 grama yaklaştığını ve doğum pozisyonunda beklediğini duyduk.
Ayrıca, doktorumuzla doğal doğum pozisyonlarını konuşup, evde alıştırma olması açısından esneme hareketleri yapmam konusunda sözleştik.

Bir süredir planladığım ancak geç saatlere kadar çalışmaktan dolayı fırsat bulamadığım, bebek eşyalarının yıkanıp ütülenmesi işi de bu hafta halloldu. Gerçi şimdiye kadar 4 makine yıkanmış olmasına rağmen hala daha belki 2 makine dolduracak eşyanın kalması beni dehşete düşürmedi değil :) Minicik bir insanın nasıl bu kadar eşyası olabiliyor hayretler içindeyim. Eşyaların yıkanmasının yanında kurumaları da bir dert. Her bir makine neredeyse 2 buçuk 3 günde kurudu evin içinde. Bayağıdır erteliyoruz ama bir an önce kurutma makinesi almak artık şart oldu. Cumartesi günü de sağ olsun annem bütün giysileri ütüleyip çekmecelere yerleştirdi. Sonradan yıkanan nevresimlerin de bir ara ütülenmesi gerekecek.

Hastane çantası hazırlama işi de çoktandır aklımı meşgul ediyordu. Bu hafta sonu neyse ki onu da büyük oranda hallettim. Deniz'in ve benim eşyalarımız bir orta boy valize sığar diyordum ancak sadece benim eşyalarım valizi doldurdu ve Deniz'e ayrı bir çanta yapmam gerekti. Çağrı da kendisine ayrı bir sırt çantası yapacak. Halihazırda kullanılan şeyler ve atıştırmalıklar son anda valize girecek. Deniz için koyacağım kıyafetlerin bedenlerinde de kararsız kaldım. Bu yüzden hem erken doğan hem yeni doğan hem de 0-3 ay giysiler koydum çantaya. Bakalım hangi beden uyacak oğluşa :)

Hastane çantası listemiz şu şekilde:

İLKE
2 gecelik
Sabahlık
4 çorap-1 patik
Terlik
Bol iç çamaşırı
2 emzirme atleti
1 büyük-1 küçük havlu
2 yastık kılıfı
1 paket hijyenik ped
1 paket göğüs pedi
Zeytinyağı ve masaj yağı (lavanta)
Tarak-toka-lohusa saç bandı:) vs
Diş fırçası-macun-şampuan-sabun
Pilates topu
Eve dönüş giysileri
Sıcak su torbası
Sigorta kartı
Islak mendil

DENİZ
1 adet erken doğan tulum
2 adet yeni doğan tulum
1 adet 0-3 ay tulum
2 adet yeni doğan body
1 adet 0-3 ay body
yelek
çorap-patik-şapka
2 battaniye
1 paket bebek bezi
Zeytinyağı ve masaj yağı (kayısı çekirdeği)
Sling
Oto koltuğu (çantada değil tabii ki)
Eve dönüş için kalın tulum
Islak mendil

ORTAK
Bebek şekeri
Şarj aletleri
Atıştırmalık
Ajanda-kalem
MP3 çalar
Fotoğraf makinesi ve şarjı
Kupa
Doğum planımızın bir kaç çıktısı

Ve Çağrı'nın kendi eşyaları.

İlk kez, yılbaşı bu kadar yakınken hiç gündemimizi meşgul etmiyor. Deniz'in gelişine o kadar odaklanmışız ki, daha yeni yılda ne yaparız diye bile konuşmadık Çağrı'yla. Bakalım yeni yıla Deniz'le mi gireceğiz? :))

Şimdilik bizden bu kadar.

Sevgiler

İLKE & DENİZ

8 Aralık 2013 Pazar

Gebelik Günlüğüm : 34 ve 35. Haftalar

Merhaba,

Son iki hafta çok yoğun ve dolu geçti. Bir türlü yazmaya zaman bulamadım.  Yine yoğun geçen bir hafta sonunun ardından daha fazla geciktirmeden bir şeyler yazayım diye bilgisayarın başına geçtim.
Önceki hafta, ofise yeni stajyer geldiği ve ona eğitim vermem gerektiği için tüm hafta işe gitmek zorunda kaldım. Benim için gerçekten zorlayıcı oldu. Aradaki günlerde bilgisayarı ofiste bırakmış olsam da, sadece gidip gelmek bile ciddi anlamda yorucu oluyor. Ofiste de işler deli gibi yoğun. Zaman daraldıkça işler yetişmeyecek diye baya stres olmaya başladım. Hafta sonu bebek partisi olacağı için Cuma gününe izin almıştım. O günü de parti için kalan eksikleri tamamlamak ve ne zamandır ihmal ettiğim Nöroloji randevumu aradan çıkarmak için kullandım.

Yaklaşık bir buçuk senedir, kan sulandırıcı kullanıyorum ve gittiğim tüm doktorlar, son bir ay hapı bırakıp iğneye geçmem gerektiği konusunda hemfikirdi. İğne konusunu danışmak için de Nöroloji'ye gitmem gerekiyordu. Neyse ki doppler çekimi sonrası, doktor kan akımının, hala normalden düşük olmasına rağmen, geçen seneye göre artmış olduğunu, bu değerlerle iğne kullanmanın şart olmadığını, hapı bıraksam da şikayetlerin hemen başlamayacağını, bir süre idare edebileceğimi söyledi. İğne yapmayacak olmak işime de geldi açıkçası.

Ertesi gün rutin doktor kontrolümüz vardı. Deniz'in keyfi yerindeydi ve yaklaşık 2900 grama ulaşmıştı. Doktor bize perine masajı yapmayı gösterdi ve bundan sonra her gün yapmamızı tavsiye etti. Bu arada, bir süredir çevremden (özellikle büyükler) karnımın aşağıya indiğine dair yorumlar duyuyordum. Çok düşünmemeye çalışsam da, yemek yeme kapasitemdeki ciddi artış, geceleri kalp ve kaburga sıkışmasının neredeyse kaybolması ve reflü şikayetimin oldukça azalması beni de şüphelendirmiyor değildi. Gerçi yemek yiyebilmeyi baya özlemişim ama iştahımın bu kadar artması hayra alamet değildi. Randevuda doktor da bunu doğruladı. Deniz'in kafası aşağıdaydı ve doktor, çok Ocak ortasını bekleyeceğini düşünmüyordu. Ne diyelim, hayırlısı!

Cumartesi günü, parti alışverişi ve ufak tefek hazırlıklarla geçti. Deniz'in odasını hemen hemen son haline getirdik. Süslemeleri yaptık. Abur cubur konusunu arkadaşlarıma devrettiğim için neyse ki yemek hazırlıklarıyla uğraşmak zorunda kalmadım. Sadece Pazar sabahı mini sandviçleri kendim yaptım.

Parti çok güzel geçti :) Sağolsunlar rica ettiğim arkadaşlar birbirinden lezzetli atıştırmalıklarla geldiler. Moralimi bozan tek şey, çok özendiğim pastanın, muhtemelen ustanın yeterince dondurmamış olması nedeniyle resmi bozulmuş olarak gelmesiydi. Bütün konsepti aynı resimden oluşturmuş ve süslemeler, bardaklar, tabaklar, davetiye ve şekerlerle aynı figürle pasta siparişi vermiştim ancak gelen pastanın üzerinde ne olduğu bile belli olmuyordu :) Neyse ki lezzeti yerindeydi. Bir kaç kişi dışında, davet ettiğim bütün arkadaşlarım buraydı. Elçin'in hazırladığı oyunlarla ve benim yaptığım resim çerçevesiyle çekildiğimiz fotoğraflarla çok keyifli bir gün geçirdik. Partiden bir kaç foto aşağıda.




oyun masası ve misafirlerim imzalaması için body


anane ve babane ile :)

oyun sorumlumuz işini ciddiyetle yaptı :)

hediyeler açılsınnn

herkes varken toplu foto çekmeyi unuttuk, kalanlarla çekebildik

iki oyunun kazananı Çisil, hediyeleriyle

Çekirdek ailemiz:)

35. haftanın tümünü evde gece gündüz çalışarak geçirdim. Yerime gelip işleri devralacak kişi hala işe başlamadığı için oldukça gerginim. Kendimi sakin tutmaya çalışsam da "işler nasıl yetişecek?" korkusu peşimi bırakmıyor. Deniz'in 20 Aralık'tan önce gelmemesi için dua edip duruyorum:)
Tabii bütün hafta evden çıkmadan, çok uzun saatler çalışmak sinirlerime hiç iyi gelmedi. Bu sefer de çok strese giriyorum diye vicdan azabı duymaya başladım yavruya karşı :) Bir an önce kalan günleri geçirip, işlerimi devredip izne çıkmak ve kendimi rahatlatmak, gevşeyip doğuma konsantre olmak istiyorum.

Oldukça kötü geçen haftaya inat, hafta sonumuz şaşılacak kadar hareketliydi. Radyodan kazandığım biletlerle Cuma akşamı Cemal Reşit Rey'de Modigliani Quartet'i izledik. Çok güzeldi!
Cumartesi günü Çağrı'nın yaş günüydü. Sabah dışarda güzel bir kahvaltı, akşam da şık bir akşam yemeği yedik. Bu arada doktorun tavsiyesiyle, öğleden sonra doğum için düşündüğümüz hastaneye gidip, NST çektirdik. Bu arada doğumhaneyi ve odalardan birini de gördük. Küçük bir hastane ama biz bundan rahatsız olmadık. Doğum servisindeki personelin ilgisi de güzeldi. Zaten doktorumun tarzına alışkın oldukları için bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Bundan sonra sık sık gidip NST çektireceğiz doğuma kadar.

Azalan diğer şikayetlerin yanında, bel ağrım ciddi anlamda arttı. Artık her pozisyonda rahatsızım. Cumartesi ağrım yine tavan yaptı ve o kadar koşturmanın arasında bir de gidip ağrı kesici serum taktırdım. Umarım kesintisiz ofise gitmeye başlayacağım Çarşamba gününe kadar biraz daha iyi olurum.

Haftaya görüşmek üzere. Sevgiler...

İLKE&DENİZ

26 Kasım 2013 Salı

Gebelik Günlüğüm : 33. Hafta

33+1 günlük gebe

Merhaba,

Bu hafta biraz gecikmeli yazabiliyorum. Ancak küçük bir zaman bulabildim.

Geçtiğimiz hafta biraz yoğun ve olaylı geçti.
Pazartesi günü, 32. hafta çalışabilir raporumu almak için Zeynep Kamil Hastanesi'ne gittim. Gebe İzlem Polikliniği o kadar yoğundu ki İstanbul'daki bütün hamileler orada toplanmış gibi görünüyordu. Raporu imzalatıp hemen çıkarım diye hayal ederken, USG ve NST yapılmadan kurtulamayacağımı anladım. NST sırası kalabalıktı. Neyse ki saatlerce beklemeden NST'mi çektirip, raporumu alıp eve geldim ve çalışmaya devam ettim.
Bu arada eve ancak öğlen geldiğim için yemek düşünecek zamanım da olmamıştı, şeytana uyup KFC'den sipariş verdim. Ne olduysa ondan sonra oldu. Önce bütün akşam süren reflü şikayetlerim başladı ve yattıktan sonra daha da şiddetlendi. Bir ara nefes alamaz hale geldim ve bir süre kalkıp yatakta amaçsızca oturdum. Sabaha karşı da başka hiç bir belirti göstermeden aniden ve şiddetli bir şekilde kusmaya başladım. Aynı zamanda bağırsak hareketlerim de hızlandı ve sabaha kadar bir kaç kere tuvalete çıktım. Kusmalarımın şiddeti artmaya başlayınca Çağrı beni hemen hastaneye götürdü. Anlaşılan KFC kaçamağı bana yaramamıştı. Açıkçası yerken de pek hoşuma gitmemişti :) Hastanede bir serum yedikten sonra eve geldik. O gün evden bile çalışamayacak durumdaydım. Rapor aldım ve bütün gün yattım.
Aynı gün öğle saatlerinde her zamanki siyatik ağrım kötü bir hal almaya başladı. Akşama doğru varis ve siyatik ağrısının birleşmesiyle durum dayanılmaz bir hal aldı. Son aylarda çektiğim en yoğun ağrıyı çekiyordum. Dayanamayıp doktoruma danıştım ve iğne yaptırmaktan başka çarem kalmadığına karar verdim. Tekrar hastaneye gittik ve ağrı kesici karıştırılmış bir serum daha yedim. Sabah hastaneden döndükten sonra hiç bir şey yiyip içememiştim, serum yemek iyi olabilir diye düşündüm. Neyse ki serum kısa zamanda işe yaradı ve günlerdir normal bir gece uykusu uyuyamayan ben deliksiz bir uyku çektim.
Bu kadar hastane macerasından sonra haftayı evde tamamlamanın daha iyi olacağını düşündüm ve bütün hafta evden çalıştım.
Öte yandan, bebek partisine az kaldığı için kalan hazırlıkları da ufak ufak tamamlamaya çalıştım. Bir akşam Çağrı'yla birlikte Deniz'in odasındaki bütün koli ve gereksiz eşyaları attık. Çağrı gardrobu duvara sabitledi. Ortada gereksiz bir şey kalmayınca oda bebek odasına benzemeye başladı. Önümüzdeki hafta sonuna kadar dekoratif malzemeleri de iyi kötü halledip, odayı partiye yetiştirmeye çalışacağız.

Hafta sonu İzmit'teydik. Bundan sonra gitmemiz çok zor olur diye düşünerek gittik ancak kendi yatağım dışında bir yerde yatmak hiç iyi bir fikir değilmiş. Evde, kendimi yedi yastıkla çevreleyerek rahat pozisyon bulamazken, başka yatakta rahat edebilmem zaten pek mümkün görünmüyordu. Bütün gece dönüp durdum ve neredeyse uyumadan sabahı ettim. Zaten bir süredir geceler benim için çok sevimsiz. Sabah olsun diye can atar oldum. Bazen gece tuvalete kalktığımda saatin 2 ya da 3 olduğunu görüp ciddi anlamda bozuluyorum :)

Bütün bu sinir bozucu şikayetlere rağmen, hamile olmayı özleyeceğimi hissediyorum :) Deniz'e kavuşmak için her gün daha fazla sabırsızlanıyorum. Onu çok merak ediyorum. Ama yine de bir daha karnımı şekilden şekle sokan hareketlerini hissedemeyeceğimi bilmek içimi bir garip yapıyor. Hamilelik garip bir şey. İnsan gerçekten de ömür boyu hamile kalacağını düşünüyormuş. Halen daha, ne ben ne de Çağrı, şu kocaman karnımdan bütün hayatımızı değiştirecek bir bebek çıkacağını idrak edebiliyoruz:)

Şimdilik bu kadar. Haftaya bebek partisi haberleri ve resimleriyle burada olacağım :)

Sevgiler

İLKE & DENİZ

18 Kasım 2013 Pazartesi

Gebelik Günlüğüm : 32. Hafta

Merhaba,

32 + 2 günlük gebe
Geçen haftaki bunalımdan sonra, bu hafta yeni kararlar almak ve işleri düzene koymak iyi geldi.
Öncelikle doğum tercihlerimle ilgili yaşadığım hayal kırıklığından sonra, doğal doğumu destekleyen diğer doktoruma dönmeye karar verdim ve zaman kaybetmemek için mecburen Cuma gününe hemen randevu aldım. Cuma günü, hem randevuya rahat rahat gidebilmek hem de kendime biraz zaman ayırabilmek için işten izin aldım. Neyse ki görüşme iyi geçti. Böylece doğum tercihleri konusunu büyük ölçüde kafamdan atıp diğer konulara konsantre olmaya başlayabilirim. Doktora da karar verdiğimize göre, en yakın zamanda hastaneyi de gidip görmeyi düşünüyoruz. 2 hafta sonra, düzenli NST yaptırmaya başlayacakmışım. Doktorum, NST'yi düşündüğümüz hastanede yaptırıp aynı zamanda da doğum alanlarını  gezmemizi tavsiye etti.

Doğuma 7 hafta kalmış olması inanılmaz geliyor. Ömür boyu gebe olarak kalacak gibi hissediyorum. Bir yandan sabırsızlanırken, bir yandan "Doğuma daha iyi hazırlanmalıyım" endişesi ara ara yokluyor. Okuldayken önemli bir sınava hazırlanmadığım zamankine benzer bir vicdan azabı çekiyorum :) 
İzne çıkmama daha bir ay olmasına rağmen işten ve çalışmaktan çok sıkılmış durumdayım. Keşke, izinleri doğum sonrasına aktarma gibi bir derdim olmasaydı da şu an hak etmiş olduğum doğum iznine çıkabilseydim. 

Bu hafta bebek partisiyle ilgili hemen hemen bütün hazırlıkları tamamladım. Etiketler basıldı ve geldi. Konsepte uygun kullan at tabak, bardak siparişlerim geldi. Çağrı haftasonu Eminönü'nden şişeleri ve drajeleri aldı. Cuma günü ben uygun renklerde kurdeleleri seçtim ve aldım. Cumartesi akşamı yaklaşık 3 saat oturarak bütün şekerleri bitirdim. Hiç de kötü olmadılar :)

Doğumda dağıtılacak bebek şekerleri

Partide dağıtılacaklar

Hepsi bitti :)
Bu arada canım arkadaşım Elçin, kendisine verilen bebek partisi oyunları bulma işi üzerinde ciddiyetle çalışmaya başladı. Hatta partideki oyunların sonucunda verilecek olan hediyeleri bile paketleyip bana getirdi :)

Önümüzdeki hafta İzmit'te olacağımızdan, Deniz'in odasının da bu hafta tamamlanması gerekiyordu. Tam anlamıyla bitmiş sayılmaz ancak en azından odadaki bütün kolileri ve fazlalıkları atıp eşyaları da yerlerine yerleştirerek bebek odası görüntüsünü ortaya çıkarmayı başardık.

Menü için de bir kaç arkadaşımın desteğini aldım. Sağolsunlar yiyeceklerin bazılarını onlar yapıp getirecekler. 
Geriye odayı son haline getirmek, salonu süslemek, pasta ve börek siparişlerini vermek kaldı yalnızca.

Parti konusunu burada kapatıp, geleneksel gebelik şikayetleri bölümüne geçelim. Geceleri nasıl yatacağımı şaşırmış durumdayım!! Yatma saati geldi diye baya moralim bozulmaya başladı akşamları :) Gebelere önerildiği gibi ne yazık ki sola yatamıyorum. Anında kalbim ve kaburgalarım sıkışmaya başlıyor. Sağa yattıktan kısa süre sonra her yerim tutulmuş ve uyuşmuş şekilde uyanıyorum. Bu arada siyatik sinirinin üzerine de yatmış olduğum için kalçamda da ağrı başlıyor. İki gece üst üste resmen otobüste kafam önüme düşerek uyuklarmış gibi, oturarak uyudum. Bunun dışında, sanırım enerjim eskisine göre daha iyi. Önceden beş dakikadan fazla kasılmadan yürüyemezken şimdi daha uzun yürüyüşleri tolere edebiliyorum. Aylardır yakamı bırakmayan kasılmalar da şaşırtıcı derecede azaldı. Daha geç yoruluyorum. Öte yandan bel ağrılarım bir gün iyi bir gün kötü. Buna da şükür diyerek bu bahsi de kapatıyorum :)

Sevgiler...

İLKE & DENİZ

İhtiyaç listesi - 2

Merhaba

Deniz'in ihtiyaç listesini paylaşmaya kaldığım yerden devam ediyorum. Bir önceki yazı için tık.

ELEKTRONİK-DİĞER

Soğuk buhar makinesi
MP3 çalar+hoparlör
Temassız ateş ölçer
Yangın söndürme tüpü
Oda termometresi
Bebek telsizi
Müzikli projektör
Bebek arabası
Bebek taşıma askısı
Ana kucağı-oto koltuğu
Yumuşak kitaplar-hışırtılı oyuncaklar
El-ayak izi seti

* Soğuk buhar makinesi almayı düşünmüyordum. Başlarda çok araştırma yapmadığım için kaloriferin üzerine konacak su dolu kap da iş görür diyordum. Ancak sonra, sıcak buharın bakteri ürettiğini ve soğuk buhar makinesiyle odayı nemlendirince bebekte burun tıkanıklığının büyük ölçüde önüne geçildiğini öğrendim.
Biz bunu tercih ettik.
**Hem doğum sırasında hastane odasında hem de sonrasında Deniz'in odasında sürekli çalabilmek için minik bir MP3 çalar alacağız.
***Ateş ölçer en uzun takıldığım maddelerden biri oldu. Kulaktan mı alından mı, temassız mı temassız mı, o marka mı bu marka mı derken gidip hiç aklıma gelmeyen bir marka alıverdim :) Umarım pişman olmam.
****Dönence konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Kimi ilk aylar tavsiye edilmiyor diyor. Diğeri altı aylık olunca kaldırmak gerekiyor diyor. Ben de sağlıklı bir fikir edinemedim. Bu nedenle dönence yerine müzikli bir projektör almaya karar verdim.
*****Becerebilirsem Deniz'i serin yerde uyutma fikrimin arkasında durucam. Uzmanlar bebeğin 18 derecede uyumasının çok daha sağlıklı olduğunu söylerken, büyüklerin tepkilerine direnmem gerekecek :) Bu nedenle ufak bir dijital termometre aldım. Bir süredir de biz kullanıyoruz. Buhar makinesini kullanırken de ortamdaki nemi ölçmek için gerekli olacak.
******Tüm alışveriş içinde sanırım en zor kalem bebek arabasıydı. Uzun araştırmalar ve karşılaştırmalar sonucu Mamas&Papas Sola'da karar kıldık. Fiyatı bütçemize uygun ve görüntüsü de estetik. Umarım memnun kalırız.
*******İlk üç ay özellikle tavsiye edilen "wrap" askılardan aldım. Sonrası için daha sonra karar vereceğim.

HASTANE İÇİN

Önden düğmeli pijama
Önden açılan gecelik
Sabahlık
Çağrı için pijama
Terlik
Pilates topu
Ped
Kullan-at çamaşır

Sevgiler...

İLKE & DENİZ

13 Kasım 2013 Çarşamba

İhtiyaç listesi - 1

Merhaba

Uzun zamandır ancak gebelik günlüklerimi yazacak kadar zaman ayırıyorum bloguma. Onda da her şeyi bir anda anlatmak zor oluyor. Bugün yapabildiğim kadar Deniz için yaptığımız hazırlıklardan bahsedeceğim.
Alışverişimiz neredeyse bitti. Bir kaç parça dışında pek bir şey kalmadı gibi.

İhtiyaç listesini tablo olarak burada paylaşmam zor ama liste olarak özetlemeye çalışacağım.

GİYİM
Yarım kollu çıtçıtlı body (yenidoğan, 0-3 ay ve 3-6 ay karışık)
Uzun kollu patikli tulum (yenidoğan, 0-3 ay ve 3-6 ay karışık)
Lastiksiz bebek çorabı / 5 adet
Penye eldiven / 3 adet
Penye önlük / 3 adet
Penye yelek / 3 adet
Penye başlık / 5 adet
Astronot ya da dışarda giyecek kalın tulum / 1 adet

* Body ve tulumlarda sayı belirtmedim çünkü bebeğin doğum kilosuna göre ihtiyaçlar değişiklik gösterecektir. Kimi bebekler uzun süre yenidoğan bedeni giyerken, kimi bir süre erken doğan giyiyor, kimi de direkt 0-3 aya geçiyormuş. İlk etapta bu bedenlerden 3-5 adet alıp, bebeğin bedenine göre takviye etmek uygun olabilir. Bir diğer konu da her markanın bedenlerinin ciddi anlamda değişiklik göstermesi.
** Eldiven için herkes farklı bir yorum yapıyor. Bebek kendini bol bol çizeceği için önerenler kadar, gerek olmadığını düşünenler de çok. Ben her ihtimale karşı aldım ancak emzirirken bebeğin memeye temas etmesi için kesinlikle kullanılmaması gerektiğini biliyorum.
*** Küçük bebeklerde yün kullanımının, parçaları burun ve genizlerine kaçabileceği ve allerjik reaksiyona neden olabileceği nedeniyle önerilmediğini öğrendim. Mutlaka sağdan soldan yün yelek, hırka hediye geliyor. Onun dışında penye kullanmaya gayret edeceğim.

UYKU
Uyku tulumu / 1 adet
Nevresim takımı / 3 adet
Penye-pazen battaniye / olabildiğince bol
Lastikli çarşaf / 3 adet
Alez / 2 adet
Yatak örtüsü / 1 adet

*Ananeler/babaneler yorgan kullanmak konusunda ısrarcı olabilirler ancak SID (ani bebek ölümü) neden olabileceği için yorgan yerine uyku tulumu öneriliyor.
**Yün battaniye kullanmayı da yukarıda yelek/hırka kullanımında anlattığım nedenlerden dolayı düşünmüyorum. Ancak bizim bebekliklerimizden kalma bir iki tane var elimizde. Geri kalanlar penye ve pazen.
***Yatağın içini çevreleyen pedler de SID nedeniyle önerilmiyor. Annem alınması gerektiği konusunda ısrarcı ama almayı düşünmüyorum.

BANYO-BAKIM-SAĞLIK
Başlıklı banyo havlusu / 2-3 adet
Küvet-ayak
Küvet süngeri
Fırça-tarak
Tırnak seti
Saf pamuk
Kullan at bebek bezi
Yıkanabilir bebek bezi seti
Yenidoğan saf mendil
Saf zeytinyağı
Bebek yağı karışımı
Saf alkol
Alt açma örtüsü
Kulak çubuğu
Mermerşahi bez
Sıcak su torbası
Bebek deterjanı

* Bebeği yıkamak için kova ve leğenin de iş gördüğü söyleniyor ancak benim belim rahatsız olduğu ve eğilemeyeceğim için mecburen ayaklı küvet seti aldık.
**İlk aylarda kullan at bebek bezi kullandıktan sonra yıkalabilir beze geçmeyi planlıyorum. Hem keseye hem doğaya faydalı olsun :)
*** Bebek bakım ürünleri kullanmayı düşünmüyorum. İçerikleri bana güven vermiyor. Poposu ve vücudu için doğal yağ karışımları kullanacağım. Saçları için haftada bir kere doğal bir sabun kullanabilirim.
****Bebek deterjanı için de bilinen markaları bana güven vermedi. Dalan'ın toz bebek sabunu Roxy'yi tavsiye etti bir arkadaşım.
*****Poposunu temizlemek için saf pamuk ve ılık su en güvenilir yolmuş. Ben yine de Unibaby'nin saf pamuk ve sudan oluşan yenidoğan mendillerinden aldım. Duruma göre karar vereceğim.

EMZİRME
Elektrikli pompa
Süt saklama kutuları
Göğüs pedi
Emzirme sütyeni
Emzirme atleti
Göğüs kalkanı
Emzirme yastığı
Süt arttırıcı çay
Cam biberon

*Henüz almadığım bir kaç parçadan biri de pompa. Madela Swing düşünüyorum.
**Biberona alıştırmak gibi bir niyetim yok ilk aylarda ancak her ihtimale karşı bir tane alacağım. Pompanın içinden de çıkacak sanırım. Özellikle ilk bir ay biberon ve emzik önerilmiyor.

DEKORASYON-MOBİLYA
Yatak
Karyola
Gardrop
Alt değiştirme masası ve minderi
Halı
Perde
Duvar askısı
Kitaplık için raflar
Sepetler
Dekoratif yastık
Resim çerçevesi
Korbell koku karşıtı bez kutusu
Bebek kirli sepeti
Ev tipi ana kucağı
Emzirme koltuğu

*Mobilyaların tamamını IKEA'dan aldık.
**Bebek odasında cicili bicili figürleri çok fazla sevmediğim için, perdeyi düz renk bir kumaştan diktirdim.
Halı olarak da kısa bir süre önce English Home'dan aldığım düz renk yolluğu kullanmaya karar verdim.
***Daha önceki haftalardan birinde paylaştığım şirin kitaplığı yapabilmek için IKEA baharat raflarından aldık.
****Emzirme koltuğu konusunda da henüz kararsızım. Bu kadar masrafın içinde gerçekten gerekli mi emin değilim.





Arkası yarın...



10 Kasım 2013 Pazar

Gebelik Günlüğüm : 31. Hafta

Merhaba

31+4 günlük göbek


Bu hafta yoğun başladı. İlk üç gün stajyer görüşmeleri için ofiste olmak zorundaydım ve bu beni oldukça zorladı. Hafta sonuna doğru, yaklaşan doktor kontrolü nedeniyle heyecanlıydım. Doğum kursundan sonra kafamda iyice netleştirdiğim doğum tercihlerimi doktorumla paylaşacak ve doğal doğuma bakış açısını anlayacaktım.
Açıkçası için rahattı. Doktorumun "doğal doğumcu" olmadığını biliyordum ama SSVD konusunda isim yapmış biri olduğu için tercihlerim konusunda çok sorun yaşamayacağımızı düşünüyordum. Yanılmışım! Tamam haksızlık etmek istemiyorum. Kendisi doğum sürecine saygılı, doğumu hızlandırma yöntemlerini tercih etmeyen ve vajinal doğum oranı çok yüksek bir doktor. Ancak benim doğumum için arzu etmediğim bazı rutin müdahaleleri kullanıyor ve bu konularda oldukça net. Kafamdaki soruları açıklıkla cevapladı ve kendince doğruluğunu ispatlayacak samimi yanıtlar verdi ancak ne yazık ki bir esneklik göstermedi. Bunlardan bazıları tolore edilebilecek şeylerken ( rutin damar yolu açılması) diğerleri beni hayalimdeki doğumdan uzaklaştıracak şeylerdi.
Örneğin doğum boyunca sadece şeker ve çikolata yiyebileceğimi, katı gıda alamayacağımı söyledi. Doğumun uzun sürmesi halinde, o kadar saat (belki gün) sadece şeker ve çikolata yemek bana hiç mantıklı gelmiyor. Halbuki ben doğum sırasında enerjiyi yüksek tutmak için ara ara bir şeyler atıştırılabileceğini hatta istersen yemek bile yiyebileceğini öğrenmiştim. Bu önlemin kusma olmaması için alınıyor olması da düşündürücü. Zira tüm vücut atıkları doğal doğumun bir parçası olabilir. Ayrıca sürekli şeker ve çikolata yemek daha fazla mide bulantısı yapmaz mı?
Bir diğeri saat başı 20'şer dakika yatarak NST'ye bağlanmak. Farklı pozisyonlarda takılmasına izin verilmiyor. Bunun da aktif doğum sırasında oldukça sıkıcı, motivasyonu ve konsantrasyonu bozucu bir şey olduğunu düşünüyorum.
En can sıkıcı olan da, farklı pozisyonlarda doğurmaya izin vermeyip, doğum gerçekleşirken doğum masasında olmak zorunda olduğumu söylemesi oldu. Bunu da uluslararası bir doğum standardı olarak açıklayıp, hastanenin böyle bir şeye izin vermeyeceğini ve kendisinin de risk alamayacağını ekledi.
Ayrıca her saat başı vajinal muayene yapılmasının şart olduğunu ve açılma yeterli değilse doğal yırtıklar yerine kontrollü epizyotomiyi tercih edeceğini de ekledi.
Sezaryen durumunda da babayı kesinlikle ameliyathaneye almıyorlarmış bir iki hastane dışında. Kendisi de bunu çok tercih etmiyormuş.
Tüm bunlar benim oldukça canımı sıktı. Belki bunlar, bir çok kişi için gayet tatmin edici bir doğum deneyimine engel olmayacak konulardır hatta çoğu kişi "normal doğum" deyince bunu anlıyordur. Ancak her ne kadar doğumun idealize edilemeyeceğini, her şeyin farklı gelişebileceğini, kendimi biraz bırakmanın daha iyi olacağını düşünmek istesem de, doğal doğum tercihimden vazgeçmek istemiyorum. Daha hamile kalmadan önce okuyup araştırmaya başladığım, kitaplarını okuduğum, internette hakkında ne varsa araştırdığım, kursuna gittiğim doğal doğumu bu kadar kolay kenara itmek istemiyorum. Bu noktada, biraz daha kabullenici ve uzlaşmacı biri olmayı tercih ederdim belki ama değilim ve gayet iyi biliyorum ki doğumdan sonra isteklerimin peşine düşmediğim için hayal kırıklığına uğrayabilirim.
Kafam çok karışık! Doğal doğum konusunda kesin destek vereceğine emin olduğum ancak bir iletişimsizlik nedeniyle bir süredir gitmediğim diğer doktoruma tekrar dönmeli miyim? Yoksa sakin kafayla düşünüp kendimi bu küçük müdahalelere alıştırmalı mıyım? Zamanın daralmaya başlaması ve bir an önce karar vermek zorunda olmak beni baskı altında hissettiriyor. Benim artık bu konularla uğraşmayı bırakıp, doğuma fiziki ve ruhsal yönden hazırlanmaya konsantre olmam gerekiyordu.

Kontrolde Deniz'in keyfinin gayet yerinde olduğunu gördük. Kendisi 1 ayda 1 kilo almış ve yaklaşık 2300 grama ulaşmış. Bu da benim neden birden kilo aldığımı açıklıyor:) Kafası hala doğum pozisyonundaymış ve suyu iyiymiş. Çok şükür!

Biraz gergin olduğum için sanırım bu hafta başka bir şey yazmayacağım.

Haftaya görüşmek üzere!

İLKE&DENİZ

4 Kasım 2013 Pazartesi

Gebelik Günlüğüm : 30. Hafta

Merhaba

30. haftayı geride bıraktık. Geçen her haftayla birlikte, içimdeki heyecan ve bilinmezlik duygusu artıyor. Okuduğum ve öğrendiğim her şey, kendimi bir yandan iyi ve hazırlıklı hissettirirken, diğer yandan da "Bütün bunlarla nasıl başa çıkacağım" endişesi yaratıyor. İçinde bulunduğum haftalarda bu düşüncelerin normal olduğunu biliyorum. Ama yine de her şeyi olduğu gibi kabullenen, fazla sorgulamayan biri olsaydım hayat daha kolay olmaz mıydı diye düşünmeden edemiyorum. Sanırım, benim gibi karakterler için ebeveynliğin sonu gelmeyen bir araştırma, öğrenme ve karar verme olduğunu yeni yeni idrak ediyorum :) Bir yandan da her şeyin doğrusunu yapma isteğinin gerçek hayatla bağdaşmadığına dair kendimi telkin etmeye çalışıyorum. Umarım annelik bana orta bir yol bulabilmeyi kısa zamanda öğretir :)

Geçtiğimiz hafta, Cumhuriyet Bayramı nedeniyle, yine iki günlük bir resmi tatil vardı. Sonraki üç günü de evde oldukça yoğun çalışarak geçirdim. Geri kalan tüm zamanlarda da alınacak, yapılacak, okunacak şeylerle zaman geçirdim. Bebek partisi yaklaştığı için gündemimde bebek şekerleri var. Daha önce resmini paylaştığım mantar kapaklı cam şişelere yapıştırmak için iki farklı etiket yaptıracağım. Bir kısmı bebek partisinde dağıtılacağı için etiketleri farklı olacak. Geri kalanlar da Deniz geldikten sonra ziyaretçilere dağıtılacak. Bebek partisinde dağıtılacakların etiketleri, seçtiğim kullan at tabak bardak setleriyle ve davetiyeyle aynı konseptte olacak. O nedenle onu gayet amatör bir şekilde paintte kendim yaptım. Diğerini de bu siteden seçtik. Tabii kendi yaptığımın çözünürlüğü düşük bulunduğu için yine aynı şirket tarafından yeniden yapılacak. Sanırım bu hafta içinde tüm etiketler tasarlanmış ve basılmış olur.

Aşağıdaki davetiyeyi arkadaşlarıma dün gönderdim.



Şişe siparişlerini de bu hafta içinde vermeyi düşünüyorum. Haftaya da muhtemelen kurdele ve drajeleri almış olurum. Yavaş yavaş şişeleri hazırlamaya başlayabiliriz.
Yakın bir zamanda da menü ve süslemelerle ilgileneceğim.

Bu arada henüz zaman olmasına rağmen, hastane çantası listesiyle de ilgilenmeye başladım. Gecelik, pijama, emzirme atletleri vs almam gerekecek kısa bir süre sonra. Hep Deniz'in ihtiyaçlarına konsantre olmaktan, kendiminkiler aklıma bile gelmemişti:)

Bu Cuma sabahı Endokrinoloji randevum var. İki aydır gitmiyordum. Umarım TSH değerlerim aynı şekilde devam ediyordur. Cumartesi öğlen de doktor randevumuz var. Sanıyorum bundan sonra kontrollerimiz daha sık gerçekleşecek. Geçtiğimiz hafta hazırladığım doğum tercihleri listemin üzerinden geçmeyi planladığım için önemli bir randevu olacak bu. Umarım isteklerimize pozitif yanıtlar alırız ve içimiz rahat eder. Bunların dışında, her gece beni acıyla uykudan uyandıran kalp sıkışmaları ve yemeklerden sonra dayanılmaz olabilen kaburga batmaları ile ilgili de danışacağım. Muhtemelen normal olduğunu söyleyeceğini düşünüyorum.

Dün gece rüyamda, Facebook'a "32 gün kaldı" yazdığımı gördüm :) Umarım gebeye malum olmamıştır. Zira bu kadar erken gelmesine hazır olduğumu sanmıyorum :)

Deniz'in 30. hafta gelişimine gelirsek: Bebeğinizin cildini kaplayan ve lanugo adı verilen ince tüyler artık yavaş yavaş kaybolmaya başlarken el ve ayak tırnakları yavaş yavaş uzuyor. Kemik iliği kan hücresi üretimini tamamen karaciğerden devraldı. Erkek bebeklerde testisler torbaya iniş sürecini tamamlamak üzeredir. Bebeğin ağrılığı doğumda olacağı ağırlığın üçte ikisine ulaşmıştır.

Sevgiler

İLKE & DENİZ

28 Ekim 2013 Pazartesi

Gebelik Günlüğüm : 29. Hafta

Merhaba

Geçtiğimiz Cumartesi itibariyle 29. haftayı tamamlamış durumdayız. 30. haftaya girdiğimize inanamıyorum. Tam zamanında gelirse, sadece 10 haftamız kaldı!

29 hafta 3 gunluk gebe


Geçtiğimiz haftanın büyük bir kısmını yine evde çalışarak geçirdim. Bayram sonrası ilk günler ofise gitmeye çabalamıştım ancak sandalyede oturmak beni yine çok zorladı. Artık kalan zamanı kah ofiste, kah evde geçirmeye çalışacağım.

Son çalışma günümü, her şey yolunda giderse 20 Aralık olarak belirledim. Umarım Deniz bana, izne çıktıktan sonra da bir süre evde dinlenebilmem için zaman tanır:) Ancak doğumla ilgili plan yapmanın anlamsız olduğunu bildiğimden, bunu sadece dileyebiliyorum :)

Doğum sonrasında da , 16 haftalık iznimi bitirdikten sonra yaklaşık 7 hafta toplu süt izni, 4 hafta ücretsiz izin ve 1 hafta kadar de senelik izin kullanarak, Deniz'in yanında en azından 6 ay kalabilmek istiyorum.

Bu haftasonu iki tam gün boyunca Çağrı'yla birlikte DO-UM'un "Doğum ve Bebeğe Hazırlık Kursu"ndaydık. Yorucu ama gayet bilgilendirici ve zevkli iki gün geçirdik. Mekanın Emirgan'da olması nedeniyle ulaşım biraz yorucu olsa da , diğer günlerden farklı olarak enerjimin ve yürüme kapasitemin daha yüksek olması sevindiriciydi. Sanırım Deniz, onun için iyi bir şeyler yapıyor olduğumuzu anladı ve beni çok zorlamadı :)



Kursta, doğumda yapılan rutin müdahelelerden, bunlardan kaçınmak istiyorsak tercihlerimizi ne şekilde oluşturabileceğimizden, doğum sonrası bebeğe yapılan rutin ve gereksiz uygulamalardan, lohusalıktan, pratik bebek bakımından ve daha bir çok konudan bahsedildi. Çok uzun süredir doğumla ilgili kaynakları hatmediyor olduğumdan dolayı, bunların  bir çoğu benim için yeni bilgiler değildi. Ancak bu kurs, kafamdaki bütün fikirleri toparlamama ve tercihlerimi netleştirmeme yardımcı oldu.

Doğumda uygulanan rutinleri biliyor olsam da, bebeğe uygulananlara çok aşina değildim ve Deniz'i bu saçma uygulamalardan nasıl korumam gerektiğiyle ilgili net fikirler oluşturdum.

Aşağıda bunları madde madde sıraladım. İlk doktor kontrolümüzde, doğum tercihlerimle birlikte bunları da doktorumla tartışacağım.

  • ·         Eğer sağlık durumu iyiyse, bebeğimin yıkanmadan ve giydirilmeden benim çıplak göğsüme konulmasını, sadece bir battaniye ile üzerinin örtülmesini, odanın loş olmasını, eşimle bana, bebeğimize bir "hoşgeldin" demek ve emzirmeyi denemek için mümkün olduğunca zaman verilmesiniz istiyorum.
  • ·         Eğer her şey yolunda ise ilk muayenesinin ilerleyen saatlerde kucağımda yapılmasını istiyorum.
  • ·         Bebeğime K vitaminin oral olarak, doğumdan bir kaç saat sonra verilmesini tercih ediyorum.
  • ·         Bebeğimin kordon kanını saklamayacağımdan dolayı, bebek doğduğunda ve ağlamaya başladıktan sonra kordonun hemen kesilmemesini, tüm kanın sonuna kadar bebeğime pompalanmaya devam etmesini (yaklaşık 3-5dk), sonrasında kordonun eşim tarafından kesilmesini rica ediyorum.
  • ·         Plasentanın doğal olarak doğmasını istiyorum.
  • ·         Tıbben gerekmediği sürece aspirasyon yapılmamasını istiyorum.
  • ·         Hepatit B aşısının ve antibiyotik göz merheminin uygulanmasını istemiyorum.
  • ·         Topuk kanının doğduğu gün alınmasını istemiyorum.
  • ·         Eğer herşey yolunda ise doğumhaneden bebeğimle çıkmak istiyorum.
  • ·         Hastanede kaldığımız sürece bebeğime anne sütünden başka hiçbir sıvı ve emzik verilmemesini rica ediyorum.
  • ·         Bebeğime yapılacak her türlü müdahele öncesinde bana ve eşime danışılmasını istiyorum.
  Sezaryen durumunda
  • ·         Bebeğimi karşılayabilmek için, eğer yeterli zamanımız varsa epidural sezaryen olmayı tercih ederim.
  • ·         Sezaryen ameliyatında eşimin yanımda olmasını, bebeğim doğar doğmaz bana verilmesini ve yukarıda bebeğimin doğumundan sonrası için yazdığım tercihlerime saygı gösterilmesini arzuluyorum.
  • ·         Bebeğin çıkış anında ışıkların kısılmasını istiyorum.
  • ·         Bebeğin yanımdan ayrılması gerekiyorsa, tüm işlemlerin odadan ayrılmadan babasının kucağında yapılmasını istiyorum.
  • ·         Genel anestezi ile sezaryen olmak zorunda kalırsam bebeğimin operasyondan çıkar çıkmaz eşime teslim edilmesini, varsa gerekli tıbbi müdahalelerinin eşimin yanında yapılmasını istiyorum.
      Doğum tercihlerimin tamamını başka bir yazıda paylaşacağım.
    
      Gelelim Deniz'in bu haftaki gelişmesine:

      Kafası ve gövdesi arasındaki oran normale yaklaşmış. Kendi bağışıklık sistemi de çalışmaya başlamış. Gözleri hareket ediyormuş. Ses, tat ve koku algıları tümüyle, ışık algısı da kısmet gelişmiş. İliklerinde sürekli alyuvar hücreleri üretiyormuş.

      Sevgiler

      İLKE & DENİZ








20 Ekim 2013 Pazar

Gebelik Günlüğüm : 28. Hafta



Merhaba,

Sonunda 3. üç aylık dönem de geldi çattı. Zamanın bu kadar çabuk geçmesi beni zaman zaman dehşete düşürüyor. Deniz zamanında gelirse, şu an itibariyle yalnızca 12 haftamız kaldı ve bana yapılacak tonla iş varmış gibi geliyor. İyi ki hazırlıklara ve planlamalara erkenden başlamışım.


Bu hafta babası Deniz'in giysi dolabını kurdu ve ben büyük bir zevkle (sanki yıkanıp ütülenmeyeceklermiş gibi) tulumlarını şimdiden askılara astım. Ara ara dolabın kapağını açıp, biraz bakıp kapatıyorum :)

Odanın bitmesini sabırsızlıkla bekliyorum ki, dekoratif unsurlar üzerinde çalışmaya başlayabileyim.

Bu arada, 1 Aralık'ta yapmayı planladığım bebek partisi için çalışmalara başladım.(Şimdilik çoğu teorik olsa da) Küçük bir parti yapmayı planlasam da bu hali bile oldukça masraflı olacağa benziyor.
Parti malzemeleri satan sitelerden, kullan at tabak, bardak setleri seçtim, davetiyemi hazırladım, hediye edeceğim minik şişelere etiket tasarladım, davetli listemi ve menümü hazırladım. Sırada malzeme şiparişlerini vermek, pastaya karar vermek ve tarih yaklaşınca da davetiyeleri göndermek var. Genellikle bebek partisi, annenin yakın bir arkadaşı ya da kardeşi tarafından organize edilir ama ben oldum olası organizasyon işlerini çok sevdiğimden halimden şikayetçi değilim :) O zamana kadar Deniz'in odasının da büyük ölçüde hazır olmasını arzu ediyorum. Çok fazla zaman kalmadı aslında.

Gelelim gelenekselleşen gebelik şikayetleri bölümüne :) Magnezyum ve demir kullanmaya başlamamla rahmimin kaburgama dayanması aynı haftalara denk geldi sanırım ve ben bu kadar ay sonra reflüden şikayet etmeye başladım. Özellikle magnezyum içtiğim akşam saatlerinde midem gerçekten rahatsız ediyor. Su bile içermez hale geliyorum, özellikle büyük bir öğün yediysem. Ayrıca kalp sıkışmasından müzdaribim. Bir gece oldukça şiddetlenince endişelenip Çağrı'yı uyandırdım :) Kasılmalar ve kasık ağrıları artık sıradan şikayetler olduğundan, değinme gereği duymuyorum :) Deniz'in ayakları ya da dizleri olduğunu düşündüğüm yerleri kaburgalarıma şirin! tekmeler atıyor. Yine de sağlıklı olduğumuz için "çok şükür" diyip bu faslı kapatıyoruz.

Uzun bayram tatilinden sonra, yarın işe başlayacak olmak biraz can sıkıcı. Şu an 9 günlük tatilin son saatlerindeyiz. Kocamla film seyredeceğimiz için tatilde neler yaptığım faslını pas geçip, bir kaç fotoğrafla haftayı kapatıyorum :)

Gülgün annemin yaşgünü

Çekirdek kadro buluşması

14 Ekim 2013 Pazartesi

Gebelik Günlüğüm : 27. Hafta


27 haftalık gebe
Merhaba,

Bu hafta bel ağrılarıyla geçti. İşe sadece Çarşamba günü, bir gün gidebildim. Bel ve kalçamdaki ağrılar bir süredir çok az daha iyiydi ancak ne yazık ki, şu an yine başlardaki, beni 10 dakikadan fazla oturtmayan eski haline geri döndü. Diğer taraftan kasılmalar da beni 10 dakikadan fazla yürütmüyor :) Kısa süreliğine bir iş halletmek için çıktığımda bile, eve neredeyse sürünerek dönüyorum. Yorulduğum zaman da gecem kasık ağrılarıyla geçiyor. Böyle bir döngünün içindeyiz işte :) Neyse ki Deniz de ben de sağlıklıyız. Bir süre daha başa gelen çekilecek.

Geçtiğimiz hafta, yeniden bazı kararlar vermem gerektiğinden bahsetmiştim. Doktorumun doğum olayına doğal bakış açısından çok memnun olsam da, beni endişelendiren bu kasılmalar ve ağrılar süresince kendisinden yeterli desteği görebildiğimi söyleyemeyeceğim. Nedenini anlamadığım şekilde beni hiç bir tetkike yönlendirmedi ve kendisi de muayene etmedi. NST vs çözümleri ben dile getirince onayladı. Genelde kendi çözümlerimi kendim buldum.

Bütün bunlar beni doktor seçimi konusunda düşünmeye itti. Evet ne yazık ki, hiç bir zaman beklentilerimin yüzde yüz karşılanamayacağını farkındayım ama doktoruma tamamen güvenme isteğimden de vazgeçmek istemiyorum. En ufak bir pürüzde bile bu güveni hissedemediğim için, ilerleyen dönemlerde ve hatta doğumda, doktorumun kararlarına tereddütle yaklaşma ihtimali beni biraz korkuttu. Bu nedenle hiç istemesem de yeni bir doktor arayışına girdim ve bir çok forumda adından sıkça bahsedilen Dilek Yağmur'dan randevu almaya karar verdim. Bunu yaparken çok büyük bir beklenti içine girmek ve hemen karar vermek istemedim, belki işler yolunda gitmez ve mevcut doktoruma devam ederim diye.

Bu Cumartesi günü yeni doktorumuzla randevumuz vardı. Kendisi SSVD konusunda adı çok geçen bir doktor olduğu için hastalarının yoğunluğu beni biraz düşündürdü. Bekleme odası da çok kalabalıktı. Neyse ki görüşmemiz oldukça olumlu geçti. Her şeyden önce enerjisi ve sıcaklığı beni rahatlattı. Deniz'in ultrason görüntüsü üzerinden bize detaylı bilgi verdi, geçmiş tetkiklerimin üzerinden geçti, kasılmalarım için magnezyum takviyesi yazdı ve dinlenmemi tavsiye etti. Deniz'in baş aşağı duruşu nedeniyle ağrılarımın bu şekilde süreceğinin de müjdesini verdi :) Bunun dışında çok kısaca müdahalesiz doğum arzumu dile getirdim ve buna engel bir şey olmadığını ve kendisinin de tarzının bu olduğunu anlattı. Bir çok hastaneye gitmekle birlikte, genellikle Medicana Çamlıca Hastanesiyle çalışıyormuş. Çalışanların kendi yöntemine uymayan bir müdahale yapamayacaklarını ifade etti. Kısacası olumlu ve destekleyici tavrı kendisine ısınmamıza yetti. Umarım bundan sonra da her şey yolunda gider ve gebelik dönemini 3. doktorumuzla tamamlarız :))

Hareketlerimin oldukça kısıtlanmış olması nedeniyle, Deniz'e hazırlık konularına eskisi kadar zaman ayıramıyorum. Bu nedenle alışverişe erken başlayıp, şu ana kadar eksiklerin çoğunu tamamlamış olmaktan gayet hoşnutum :) Deniz'in alışveriş listesi büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Kalanları da yavaş yavaş hallediyoruz. Bu hafta küvet ve küvet standını aldık. Eşyaları odaya koydukça, henüz çoğu kurulmamış da olsa, bir bebek odası görüntüsü oluşmaya başladı ve bu beni çok mutlu ediyor. 3. trimesterde ortaya çıkan "Yuva yapma içgüdüsü" bende de etkisini arttırmaya başladı. Sürekli odaya gidip eşyalara dokunup, tulumlara bakıp tekrar katlamaktan kendimi alamıyorum :) Şimdi sabırsızlıkla Çağrı'nın kalan eşyaları kurmasını bekliyorum. O minik tulumları küçük küçük askılara asıp seyretmek istiyorum:)

Geçtiğimiz haftalarda seçtiğim perdelik kumaşın ne yazık ki perdelik kumaş olmadığını öğrendim ve üzerini çizdiğim bir konunun tekrar gündeme gelmesine biraz bozulmuş durumdayım. Yarın sabah yavaş yavaş Kadıköy'e gidip yeni bir kumaş bakacağım. Umarım eskisi kadar içime sinen bir renk bulabilirim.

Bu arada 9 günlük bayram tatilindeyiz ve Salı günü İstanbul'da anne ve baba ziyaretlerini yaptıktan sonra bir kaç günlüğüne İzmit'e geçeceğiz. Durumum çok fazla hareket etmeme elvermese de kendimi çok yormadan durumu idare etmeye çalışacağım. Umarım çok ağrım olmaz.

Baby Center'a göre bu hafta: Bebiş artık düzenli şekilde uyuyup uyanıyormuş. Amniyotik sıvı yutup, bol bol hıçkırıyormuş ( bol bol hissediyorum) Beyni hızla gelişiyormuş. Ciğerleri henüz gelişmemiş olsa da, doğarsa yoğun bir medikal destekle hayatta kalabilirmiş. ( aklımıza bile getirmiyoruz)

Çağrı'nın çektiği sanatsal göbek fotoğrafımızla haftayı kapatalım:)



Sevgiler,

İLKE & DENİZ

6 Ekim 2013 Pazar

Gebelik Günlüğüm : 26. Hafta

Merhaba

Bu hafta ofise yalnızca iki gün gidebildim. Ancak, hem yolun beni gittikçe daha çok yorması hem de artan kasılmalar nedeniyle haftanın son üç gününü evde geçirdim.

Salı gününden itibaren kasılmaların sayısı çok arttı ve evin içindeki hareketlerimi bile etkilemeye başladı. Aynı zamanda kasıklarımda ani kramplar ve baskı hissetmeye başladım. Her ne kadar doktorum daha önce buna benzer şikayetlerim olduğunda sadece dinlenmemi söylemiş olsa da okuduğum kaynaklar önemsemek gerekebileceğini yazıyordu. Çarşamba akşamına doğru evin içinde yürürken bile acı duymaya başlamıştım ve doktorumla görüşüp NST'ye girmenin iyi olabileceğine karar verdik. Yakınlardaki bir iki hastaneyi aradım ancak mesai saatleri dışında NST yapabilecek nöbetçi personel bulunmadığını öğrenince ve önceki hafta Zeynep Kamil'de yaşadığım tatsız deneyimden sonra, soluğu Kadıköy Şifa'da aldım. Nöbetçi doktor önce muayene etti ve ultrasonla baktı sonrasında da 40 dakikalık bir NST bağlanmasını istedi. Sonuçta kasılmalar ara ara görünse de düzensiz olmaları ve rahim ağzında açılmaya sebep olmamaları nedeniyle erken doğum riski olmadığına karar verildi. Kasılmalar aynı hızda devam ediyor ama bu kontrol ve açıklamalar içimi rahatlattı. Çevremdeki hiç bir hamile bunları yaşamıyor olsa da, risk taşımadığı sürece her şeye razıyım :)

Çarşamba'dan sonra haftanın kalan iki gününü de evde geçirdim ve biraz dinlenmeye çalıştım.

Çarşamba gününden beri İstanbul'da olan ancak Kumsal'ın hastalanmasından dolayı görüşemediğimiz Didem'lerle Cumartesi sabahı görüşebildik ve kısa sürede hasret gidermeye çalıştık. Aynı akşam Çağrı'nın ofisten arkadaşının düğününe katıldık. Çok fazla elbise seçeneğim olmadığı için Elçin'in düğünü için aldığım elbiseyi giydim yine. Ortaya iyice çıkan göbeğim, düğünde oldukça ilgi çekti :)


26 haftalık gebe

Uzun süre önce yine indirim sitesinden Deniz için sipariş ettiğim bir kaç parça nihayet Cuma günü geldi.
0-2 yaş arası kullanılabilecek "Bebeğimin Dünyası" isimli resimli kelime kitabı, bir tulum, bir body ve yıkanabilir beze geçene kadar yüzlercesini daha alacağımız bebek bezi paketlerinin ilki :) İlk etapta alınacak kıyafetler açısından neredeyse hiç eksiğimiz kalmadı ancak başlarda biraz bilinçsizce alındığı için ve annemle yanlış bilgi alışverişinden dolayı gereğinden fazla 0-3 ay body ye sahibiz. Deniz'in bedenini şimdiden kestiremeyeceğimiz için biraz da yenidoğan bedeninde eşyalara ihtiyacımız olacak ancak onları da Rüzgar'dan alabileceğiz gibi görünüyor.

Bunların dışında karşı apartmandaki komşumuzun bize vereceğini söylediği, ana kucağı-oto koltuğumuz da bu hafta geldi. Kılıfı yıkandı, takıldı ve arabasına takılmış halde Deniz Bey'i bekliyor.

Bu arada, 1 Aralık'ta yapmayı planladığım bebek partisi detayları da kafamda netleşmeye başladı. Umarım o zaman kadar her şey yolunda gider ve güzel bir parti yapabiliriz. Çevremde bana sürpriz bir parti organize edecek bir kız arkadaşım olmadığı ve bunun için kaderime razı olup vazgeçmeye niyetim olmadığı için, partimi kendi kendime organize ediyorum:)

Doktor konusuyla ilgili kafamı karıştıran ve yeni kararlar almamı gerektiren bazı gelişmeler var. Ancak bu konuyu önümüzdeki hafta paylaşacağım.

Baby Center'a göre bu hafta: Bebeğimizin kulaklarındaki sinirler iyice gelişmiş ve bizi artık çok daha net duyabiliyormuş. Akciğerleri gelişmeye devam ediyor, nefes alıp verirken küçük miktarlarda amniyotik sıvıyı ciğerlerine çekiyormuş.

Sevgiler,

İLKE & DENİZ

29 Eylül 2013 Pazar

Gebelik Günlüğüm : 25. Hafta

25 + 1 günlük göbek

Merhaba,

Biraz yoğun ve yorgun bir hafta geçirdim. İşe gidip gelirken, otobüs ve motor aralarında yürümek gittikçe daha da yorucu oluyor. Ofiste oturmaktan kaynaklanan bel ağrısı ve kuyruk sokumu acısı da cabası.
Ben aldığım 3 kiloyla bu kadar zorlanıyorsam, bir sürü kilo alan insanlar nasıl idare ediyorlar anlamıyorum :)
Yine de buna da şükür deyip şikayet faslını kapatalım :)

Gebeliğim boyunca yoga derslerine gitme konusunda çok kararlıydım. Sırf bunun için  bir sene öncesinden yogaya başlayıp belimi güçlendirmeye de karar vermiştim. Ancak geçtiğimiz kış yogada belimi incitip sekiz aydır geçiremeyince, planladığım aktif gebelik hayal olmak durumunda kaldı. Geçtiğimiz Cumartesi gittiğimiz kontrolde doktorum, ısrarla hamile yogasına gitmemi tavsiye edince, bir kez gidip denemeye karar verdim.
Tekrar yoga yapmak iyi geldi ama ne yazık ki ağrılarım biraz arttı sonraki günlerde. Bu hafta tekrar bir deneyip karar vereceğim devam edip etmemeye.

Cumartesi günü annemle ne zamandır planladığımız ancak zaman bulamadığımız, bebek şekeri temalı Eminönü gezimizi yaptık. Artık uzun süreli yürüyüşler benim için mazide kaldığından, çok detaylı araştırma yapamadık ancak bir kaç dükkan gezmek yeterli oldu. Ben zaten hazır süslenmiş malzeme almak istemiyordum. Kısmen de olsa elim değsin, kendim yapayım istiyordum. Sonuç olarak, biraz bakındıktan sonra aşağıdaki şişelerden almaya karar verdim.

Şişelerin içlerine bonibon koyup, boğazlarına kurdele bağlayacağız. Üzerine de bebek partisi ve doğum sonrası olmak üzere iki çeşit etiket bastırıp yapıştıracağız. Cicili bicili şeylerden oldum olası haz etmediğim için bu fikir bana gayet makul geldi. Sanırım Kasım'da malzemeleri alıp yaparız. Bebek partisini 1 Aralık'ta düşünüyorum zaten, yeterince zaman olacaktır hazırlamaya.

Şişelere karar verdikten sonra, ana kız önce Sultanahmet'te köfte yedik, sonra da Gülhane parkında çimlerde dinlendik. Akşam kasık ağrılarım baya şiddetlenmiş olsa da, güzel bir gün oldu.

Geçtiğimiz hafta mobilyaları aldığımızı yazmıştım. Bu hafta bebek arabasını da alarak büyük bir parçayı daha listemizden silmiş olduk. Mamas&Papas Sola'yı beğenerek aldık. Umarım memnun kalırız.

Ayımızla test sürüşü. Limon sıkacağı güvenlik için :)

Bu arada, blogda alışveriş listemi paylaşmayı da uzun süredir planlıyorum ama kısmet olmadı. Tüm ihtiyaçlar iyice netleştikten sonra son halini paylaşacağım bir süre sonra.

Bu hafta bebeğimizin cilt altı yağ dokuları olgunlaşıyormuş ve vücudu orantılı bir şekilde doluyormuş. Uterus içerisinde kapladığı alan çoğaldığı için kendisine hareket edecek daha az yer kalacakmış. Bu da hareketleri daha şiddetli hissetmeme yol açacakmış. Hayırlısı :))

Sevgiler,

İLKE-DENİZ

22 Eylül 2013 Pazar

Gebelik Günlüğüm : 24. Hafta

23 + 6 günlük göbek
Merhaba

24. haftayı da dün itibariyle geride bıraktık. Yukarıda görüldüğü gibi Denizcik kendini iyiden iyiye gösteriyor.
Dolayısı ile kendimi gebe pantolonlarına teslim etmiş durumdayım. Bir haftadır sonbaharı yaşamaya başladık. Sabah ve akşamları oldukça serin, öğlenleri de ılık bir hava var. Bu da giyim konusunda sorun yaratıyor. Neyse ki kışlık kazaklarımın çoğu beni idare edebilecek genişlikte. Bir süre sonra onları giymeye başlayabilirim.

Bu hafta yine, 3 gün ofis 2 gün ev sistemini korumuş oldum istemeden. Bir süredir biraz daha iyi olan bel ağrılarım, karnımın büyümesiyle eski performansına kavuştu. Kuyruk sokumu ağrısının da eşlik etmesi, olaya renk katıyor. Öyle ki, ofis sandalyesinden her kalkış işkenceye dönüyor. Ofise gidiş geliş yolu da (her gün taşıdığım laptop sayesinde) beni zorlamaya başladı. Aslında sadece 3 kilo aldım ve sağlıklı bir gebelik geçiriyorum ancak bel rahatsızlığım ve sık tekrarlayan rahim kasılmalarım performansımı düşürüyor ister istemez.

Geceleri Deniz'in akrobatik hareketleri beni neredeyse yerimden zıplatıyor. O kadar çok ve sık hareket ediyor ki, şimdiden uyumakta zorluk çekiyorum. Bakalım ilerki aylarda neler olacak :)

Bu hafta hazırlıkları hızlandırdım. Hafta içi Deniz'in odası ve bizim oda badana oldu. Hafta sonu da İkea'dan, daha önce karar verdiğimiz mobilyaları aldık. Ayrıca tül ve perde için kumaş seçip ölçü verdim. Babası Deniz'in mobilyalarını kurduktan sonra dekorasyonla daha detaylı ilgilenmeye başlıycam. Bu konuda pinterest'ten bebek odası dekorasyonuyla ilgili çok güzel fikirler alıyorum. Hatta, boyanın rengi tam düşündüğüm gibi olmadı diye ilk günler biraz moralimi bozmuşken, oradan aldığım fikirlerle diğer renkleri kafamda denkleştirdim.

İkea'da yavrusuna mobilya seçen gebe.

Dün aylık doktor kontrolümüz vardı. İlk kez ultrasona bile girmedik. Doktor sadece el doppleriyle Deniz'in kalp atışlarını kontrol etti. Onun dışında yine sohbetle geçti. Hastane ve ücretlerle ilgili detayları konuştuk. Tabii ki ilerleyen aylarda düşünüp karar vereceğiz.

Dün akşam, sıklaşan kasılmalarımdan şüphe edip, yakınlardaki tek doğum aciline sahip olan Zeynep Kamil Hastanesi'ne gittik. Sanırım bu kadarcık devlet hastanesi deneyimi bana yetti :) Detaylara girmiyorum bile.

Bu hafta Deniz'e ilk kitabını ve ilk oyuncağını aldım :) Ayrıca daha önce http://www.birdolapkitap.com/'da adını duyduğum "Bebeğimin Dünyası" kitabını da bir kampanya sitesinden sipariş ettim. Pinterest'te görüp bayıldığım, Ikea baharat raflarından yapılacak kitaplığımızı doldurmak için sabırsızlanıyorum.



Bu arada, bir süredir eğitim tarihlerini kovaladığım DO-UM'dan sonunda 26-27 Ekim için olumlu dönüş aldım. Çağrı'yla iki tam günlük doğum eğitimine katılacağız. Kendi kendime okuyup yapmaya bir türlü zaman ayıramadığım gevşeme egzersizlerini öğrenmek için sabırsızlanıyorum.

babycenter özetiyle yazıya son verelim : Bebeğimiz hızla kilo almaya devam ediyormuş.Bu hafta beyni ve akciğerleri hızla gelişiyormuş. Kendisi bir koçan mısır boyuna ulaşmış:)

Sevgiler

İLKE & DENİZ

Sayfalar