2 Aralık 2012 Pazar

Yeni bir pazar yazısı

Bu ara yazmayı oldukça ihmal eder oldum. Bir de yazdığım günleri Pazar'a denk getirmeyi başarınca, yazılara koyacak başlık bulamaz oldum :)

Dün ofisten kızlar bana çaya geldiler. Bu aylardır planlamaya çalıştığımız ancak bir türlü tarih tutturamadığımız bir buluşmaydı. Normalde misafir ağırlayacağım zaman çok kolay menü belirlerim ama nedense bu sefer basiretim bağlandı. Son güne kadar fikir değiştirip durdum. Hatta karar vermiş olduğum menü bile, pişirme aşamasında eksik malzeme yüzünden küçük değişikliklere uğradı.

Bu sefer fotoğraflarını çekmeyi unuttum ama menü şu şekildeydi:

* Tuzlu kek (patatesli, peynirli, otlu)
* Otlu, havuçlu patates püresi
* Garnitürlü patates salatası
* Etimekli ekmek kadayıfı
* Elmalı milföy tatlısı ( Arkadaşımın şu tarifinden faydalanarak)

İki, üç ve dört numaralar sık sık yaptığım şeyler. Bir ve beşi ilk kez denedim. Güzel oldular.
Hatta bugün başka bir arkadaşım daha çaya gelecek diye hepsini biraz fazla yapmıştım. Gidip gelip yiyoruz :)

Dünden bir kare aşağıda



Bu hafta içerisinde çeşitli sebeplerle rutin öğle yemeklerinin biraz dışında yemek organizasyonlarımız oldu.

Birincisi Çarşamba günü, stajerimiz Ayça'nın geçmiş yaş gününü ve şirketteki birinci senesini kutlamak için çıktığımız öğle yemeği idi. Ofise yakın, bir kaç kez gitmiş olduğumuz ama sonradan isim değiştiren Limma'ya
gittik. Müşterilerinin tamamını çalışan insanların oluşturduğu bir mekanda toplam bir saatlik yemek saatinin 45 dakikasını sipariş bekleyerek geçirmek kötü bir deneyimdi. Üstelik, sipariş verirken, makarnamın sosunda ya da içinde kesinlikle sarımsak olmaması gerektiğini belirtmiş olmama rağmen, 45 dakikanın sonunda buram buram sarımsak kokan bir yemek almak gerçekten inanılmazdı. Yiyemeyeceğimi ilettiğimde, kapıda bizi karşılayıp siparişlerimizi alan, yetkili biri olduğunu düşündüğüm hanım, alternatif bir çözüm bile bulmaya çalışmadan "benim hatam değil" diyerek işin içinden sıyrıldı ve son beş dakika kala alelacele içtiğim çorbanın ücretini almaktan da çekinmedi. Elbette bir daha oraya gitmeyi düşünmüyorum!

Cuma günü ise yöneticimiz bizim ekibi, Arnavutköy'deki Eftelya'ya bir yıl sonu yemeğine götürdü.
Bu seferki mekan, manzara, menü ve servis açısından muazzamdı. Bir kaç ara sıcakta sarımsak durumu sorduğumu farkeden garson, kalamarımı bile bana özel sarımsaksız pişirtip getirmişti.
Fiyat skalası açısından kendi sosyal hayatımda pek geleceğim bir yer olmasa da, servisini beğendim mekanlar listeme girdi bile.

Bugün başka bir arkadaşımın daha çaya geleceğini söylemiştim. Şehir dışına çıkması gerektiği için gelemeyeceği dün gece belli oldu. Yaptığım mamalar için üzülmüş olsam da, sabah korkunç bir karın ağrısıyla uyandığım için, arkadaşımın gelmemesi isabet olmuş diye düşündüm. Zira sancıdan tepinir vaziyetteydim.
Hatta bu saatte hala devam ediyor karın ağrım. Sanırım neden kistler!
Malum planlarda şimdilik bir sonraki aya ertelendi :)

Sevgiler

İLKE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar