8 Aralık 2013 Pazar

Gebelik Günlüğüm : 34 ve 35. Haftalar

Merhaba,

Son iki hafta çok yoğun ve dolu geçti. Bir türlü yazmaya zaman bulamadım.  Yine yoğun geçen bir hafta sonunun ardından daha fazla geciktirmeden bir şeyler yazayım diye bilgisayarın başına geçtim.
Önceki hafta, ofise yeni stajyer geldiği ve ona eğitim vermem gerektiği için tüm hafta işe gitmek zorunda kaldım. Benim için gerçekten zorlayıcı oldu. Aradaki günlerde bilgisayarı ofiste bırakmış olsam da, sadece gidip gelmek bile ciddi anlamda yorucu oluyor. Ofiste de işler deli gibi yoğun. Zaman daraldıkça işler yetişmeyecek diye baya stres olmaya başladım. Hafta sonu bebek partisi olacağı için Cuma gününe izin almıştım. O günü de parti için kalan eksikleri tamamlamak ve ne zamandır ihmal ettiğim Nöroloji randevumu aradan çıkarmak için kullandım.

Yaklaşık bir buçuk senedir, kan sulandırıcı kullanıyorum ve gittiğim tüm doktorlar, son bir ay hapı bırakıp iğneye geçmem gerektiği konusunda hemfikirdi. İğne konusunu danışmak için de Nöroloji'ye gitmem gerekiyordu. Neyse ki doppler çekimi sonrası, doktor kan akımının, hala normalden düşük olmasına rağmen, geçen seneye göre artmış olduğunu, bu değerlerle iğne kullanmanın şart olmadığını, hapı bıraksam da şikayetlerin hemen başlamayacağını, bir süre idare edebileceğimi söyledi. İğne yapmayacak olmak işime de geldi açıkçası.

Ertesi gün rutin doktor kontrolümüz vardı. Deniz'in keyfi yerindeydi ve yaklaşık 2900 grama ulaşmıştı. Doktor bize perine masajı yapmayı gösterdi ve bundan sonra her gün yapmamızı tavsiye etti. Bu arada, bir süredir çevremden (özellikle büyükler) karnımın aşağıya indiğine dair yorumlar duyuyordum. Çok düşünmemeye çalışsam da, yemek yeme kapasitemdeki ciddi artış, geceleri kalp ve kaburga sıkışmasının neredeyse kaybolması ve reflü şikayetimin oldukça azalması beni de şüphelendirmiyor değildi. Gerçi yemek yiyebilmeyi baya özlemişim ama iştahımın bu kadar artması hayra alamet değildi. Randevuda doktor da bunu doğruladı. Deniz'in kafası aşağıdaydı ve doktor, çok Ocak ortasını bekleyeceğini düşünmüyordu. Ne diyelim, hayırlısı!

Cumartesi günü, parti alışverişi ve ufak tefek hazırlıklarla geçti. Deniz'in odasını hemen hemen son haline getirdik. Süslemeleri yaptık. Abur cubur konusunu arkadaşlarıma devrettiğim için neyse ki yemek hazırlıklarıyla uğraşmak zorunda kalmadım. Sadece Pazar sabahı mini sandviçleri kendim yaptım.

Parti çok güzel geçti :) Sağolsunlar rica ettiğim arkadaşlar birbirinden lezzetli atıştırmalıklarla geldiler. Moralimi bozan tek şey, çok özendiğim pastanın, muhtemelen ustanın yeterince dondurmamış olması nedeniyle resmi bozulmuş olarak gelmesiydi. Bütün konsepti aynı resimden oluşturmuş ve süslemeler, bardaklar, tabaklar, davetiye ve şekerlerle aynı figürle pasta siparişi vermiştim ancak gelen pastanın üzerinde ne olduğu bile belli olmuyordu :) Neyse ki lezzeti yerindeydi. Bir kaç kişi dışında, davet ettiğim bütün arkadaşlarım buraydı. Elçin'in hazırladığı oyunlarla ve benim yaptığım resim çerçevesiyle çekildiğimiz fotoğraflarla çok keyifli bir gün geçirdik. Partiden bir kaç foto aşağıda.




oyun masası ve misafirlerim imzalaması için body


anane ve babane ile :)

oyun sorumlumuz işini ciddiyetle yaptı :)

hediyeler açılsınnn

herkes varken toplu foto çekmeyi unuttuk, kalanlarla çekebildik

iki oyunun kazananı Çisil, hediyeleriyle

Çekirdek ailemiz:)

35. haftanın tümünü evde gece gündüz çalışarak geçirdim. Yerime gelip işleri devralacak kişi hala işe başlamadığı için oldukça gerginim. Kendimi sakin tutmaya çalışsam da "işler nasıl yetişecek?" korkusu peşimi bırakmıyor. Deniz'in 20 Aralık'tan önce gelmemesi için dua edip duruyorum:)
Tabii bütün hafta evden çıkmadan, çok uzun saatler çalışmak sinirlerime hiç iyi gelmedi. Bu sefer de çok strese giriyorum diye vicdan azabı duymaya başladım yavruya karşı :) Bir an önce kalan günleri geçirip, işlerimi devredip izne çıkmak ve kendimi rahatlatmak, gevşeyip doğuma konsantre olmak istiyorum.

Oldukça kötü geçen haftaya inat, hafta sonumuz şaşılacak kadar hareketliydi. Radyodan kazandığım biletlerle Cuma akşamı Cemal Reşit Rey'de Modigliani Quartet'i izledik. Çok güzeldi!
Cumartesi günü Çağrı'nın yaş günüydü. Sabah dışarda güzel bir kahvaltı, akşam da şık bir akşam yemeği yedik. Bu arada doktorun tavsiyesiyle, öğleden sonra doğum için düşündüğümüz hastaneye gidip, NST çektirdik. Bu arada doğumhaneyi ve odalardan birini de gördük. Küçük bir hastane ama biz bundan rahatsız olmadık. Doğum servisindeki personelin ilgisi de güzeldi. Zaten doktorumun tarzına alışkın oldukları için bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Bundan sonra sık sık gidip NST çektireceğiz doğuma kadar.

Azalan diğer şikayetlerin yanında, bel ağrım ciddi anlamda arttı. Artık her pozisyonda rahatsızım. Cumartesi ağrım yine tavan yaptı ve o kadar koşturmanın arasında bir de gidip ağrı kesici serum taktırdım. Umarım kesintisiz ofise gitmeye başlayacağım Çarşamba gününe kadar biraz daha iyi olurum.

Haftaya görüşmek üzere. Sevgiler...

İLKE&DENİZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar