3 Kasım 2012 Cumartesi

Cumartesi halleri

Dün akşam pek modum iyi değildi yazı yazmak için.

Bugün güneşli bir Kasım sabahına uyandım ve daha iyi hissediyorum :) Kütük gibi şişmiş bademciklerle uyanmış olmam dışında tabii. Görmezden gelmeye çalışıyorum ama akan burnum da biraz üşüttüğümü gözler önüne seriyor. Tuzlu su gargarası ve bitki çaylarıyla atlatabileceğimi düşünüyorum. Zira ilaç kullanımını en aza indirmeye çalışıyorum ve Ecopirin ve folik asit dışında hiç bir şey almıyorum çok gerekmedikçe.

Ihlamurumu demledim :)

Arefe günü tatil oldukları için, bugün tam gün çalışıyor Çağrı'nın çalıştığı şirket. Ben de yapılması gereken bir sürü işle baş başa kaldım evde. Arka arkaya makineye çamaşır atmaktan başka bir şey yapamadım henüz ama bu iyice kısalmış Kasım gününe sığdıracak çok planım var.

Öncelikle kışlıkları indirip, yazlıkları çıkaracağım. Yıkanacakları ve verilecekleri ayıracağım ve kalanları yerleştireceğim. Her sene bir sürü verilecek giysi ayırıyorum ama dolaptaki gereksiz kalabalığa hiç engel olamıyorum. Giymediğim bin tane şey çıkıyor her sene. Hayatı sadeleştirmekle ilgili okuduğum bir makalede bir kıyafeti iki sezon giymediyseniz büyük ihtimalle bir daha giymezsiniz yazıyordu. İnsan her ne kadar kıyamasa da oldukça doğru bir düşünce olduğuna katılıyorum. Ne kadar, "Kesin lazım olur giyerim" dediğim şey varsa senelerce dolapta giyilmeden beklemeye mahkum oluyor. Birazdan işe koyulacağım, bakalım ne kadarına kıyabileceğim.

Aslında bugünlerde okuduğum kitap da tam bu konuya parmak basıyor. Batılıların yaşamına ve tüketim anlayışına değin ,Afrikalı bir kabile reisinin halka yaptığı konuşmanın metni. Okurken insan gerçekten çok etkileniyor ve ne kadar gereksiz ayrıntılar içinde boğulduğunu bir kere daha farkediyor. Ancak gel gör ki modern bir toplumda yaşarken bu gereksiz şeylerin ne kadarından vazgeçebilme lüksüne sahibiz?

Göğü Delen Adam, Papalagi
Mesela bizim bir televizyonumuz yok ve sadece bu bile insanları şaşkına çevirmeye yetiyor. "Nasıl yani? TV izlemiyor musunuz? Ne yapıyorsunuz akşamları?" sorular birbirini izliyor. Halbuki bu halimizle bile kendimizi yeterince zamanı iyi değerlendiren insanlar olarak görmüyoruz. Bir de TV seyrediyor olsak şu anda yapabildiğimiz şeyleri bile yapma lüksümüz olmayacaktı. Bundan bir kaç sene önce İzmir'de 1+1 bir evde oturuyorduk annemle ve ben de otomatik olarak annemle birlikte televizyondaki tüm dizileri izliyordum. İnanılmaz bir gaflet! İnsan zamanını daha kötü kullanamaz. Neyse ki bir süre sonra kendime geldim ve bir anda dizi izlemeyi bıraktım.

Evet artık işe koyulsam iyi olacak.

Sevgiler

İLKE

Bal bizi ziyarete geldi :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar