11 Kasım 2012 Pazar

Pazar sendromu

Oldukça yoğun geçen bir hafta sonunun ardından , yarın yine işe gidecek olmanın hüznünü yaşıyorum.
Bu Pazar sendromları insan hayatının hiç bir döneminde geçmiyor sanırım.Çalışmama ve emelilik durumları hariç tabii. Ya da insanın can atarak gideceği bir işi olsa. Var mı ki böyle bir iş? Bana, insan zevk alacağı şeyi iş edinmiş de olsa, zorunluluk yüzünden o da bir süre sonra tat vermez gibi geliyor. Neyse, yorgun kafayla derin konulara girmeyelim :)
Dediğim gibi, hafta sonu baya yoğun geçti.Cuma akşamı çat kapı Burcu ve arkadaşı Buket geldi. Sonra gece kardeşiyle birlikte kalmaya geldiler. Sabah onlarla evden çıktık ve ben Sütlaç'ın senelik aşılarını yaptırmak için Çekmeköy'e anneme gittim. Oradan koşturarak çıkıp Kadıköy'deki dişçi randevuma yetiştim. Dişçide işim bitince annemle biraz dolaşıp bana geldik.
 Bu sabah İstanbul'a taşındığımızdan beri katılmak isteyip denk getiremediğimiz Avrasya Maratonu'na katıldık Çağrı'yla :) Altunizade'den Beşiktaş'a kadar olan 8 km'lik parkuru yürüdük, Boğaz Köprüsü'nde bol bol fotoğraf çektik ve sonra motora binip evimize geri döndük. Oldukça yorucu olmakla beraber beklediğim kadar da zor olmadı yürümek.

Maratona ait bazı fotoğraflar aşağıda :)





Öğleden sonra İzmit'e dönmeden önce Burcu geldi, çay, kahve, yemek derken akşam oldu Burcu'yu servise bindirip İzmit'e uğurlamamızla birlikte hafta sonunun da sonuna geldik :( Şimdi kalan bir kaç saatimize bir kaç aktivite sığdırıp depresyonu azaltmaya çalışacağız :)

İLKE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar