12 Ekim 2012 Cuma

Yazın son günü...

Pazartesi gününden beri, ekmek kadayıfımın resmini çekemediğim için, yazıyı yayınlayamamışım :)
Biraz geç oldu ama, buyrun...




Teyzem Didim'den Almanya'ya dönmeden önce bir iki gün geçirmek için dün İstanbul'a geldi. Dün annemin evinde birlikteydik. Bugün de hep beraber Küçüksu, Anadolu Hisarı, Kanlıca, Kuzguncuk gezdik. Şansımıza hava da çok güzeldi. Güzel bir gün oldu. Bu arada uzun zamandır adını duyduğum ama gitmeye fırsat bulamadığımız Sabancı Öğretmen Evi'ni de görmüş olduk. Muhteşem boğaz manzarasında, gayet uygun fiyatlarla bir şeyler yiyip içmek mümkün. Ayrıca restoran kısmı da var ki, bence deniz kıyısında hoş bir akşam yemeği için oldukça ekonomik bir seçenek.




Hem Cumartesi hem Pazar günlerini dışarıda geçirince, en sevdiğim Pazar günü aktivitelerim de sekteye uğramış oldu. Akşam yorgun argın döndükten sonra, yemek ve ütü işlerine giriştim.
Hayatımda ilk kez kara lahana sarması pişirdim ama pek iyi oldu mu emin değilim. Sanırım sarmadan önce lahanaları biraz daha fazla haşlamam gerekiyordu.

İşte burada :)


Ayrıca, kocişimi memnun etmek için bir de etimekten kaymaklı ekmek kadayıfı yaptım.

İşte o da burada :)

fotoğrafını çekemeden bitti...

Bu arada, ne zamandır almayı planladığımız perdeleri almak için, dün annemden dönerken Ikea'ya uğradık ama rafta iki paket kalmış olduğu için elimiz boş döndük :( Hafta içi tekrar gitmemiz gerekecek sanırım.

Perşembe, Cuma evden çalışıp, toplam 4 gün işe gitmediğim için, yarın işe gidecek olmak çok gözümde büyüyor. Ama kaçınılmaz gerçekle yüzleşmenin vakti geldi.

Eğer bir terslik olmazsa, önümüzdeki Cumartesi günü doktora gideceğim sonunda. Tüm eski test sonuçlarımı hazırladım, günün gelmesini bekliyorum: Umarım her şey yolunda gider ve önümüzdeki ay çalışmalara başlamamıza bir engel çıkmaz. Rahatsızlığım ortaya çıkıp, ilaç kullanmaya başladığımdan beri, bebek konusunda temkinli davranmaya çalışıyordum ama çok başarılı olamadım ne yazık ki. Kafamda farklı adet tarihlerine göre ovulasyon günlerimi hesaplayıp duruyorum. Hatta işi oldukça abartıp Çağrı'ya "Ailelerimize ne şekilde söylesek? Keşke yılbaşında yaptığımız gibi, onları bizim evde yemeğe toplayabilsek ve hep beraberken haber versek ne güzel olur! " tarzı şeyler söylemeye başladım ki, uzun süredir bu konulara yorumsuz kalmayı tercih eden kocam, "Aşkım bu kadar plan yapmasak olur mu? " şeklinde tepkisini göstermek zorunda kaldı:)
İtiraf etmek gerekirse, gebelik öncesiyle ilgili okuyabileceğim her şeyi okuduğum, hafta hafta gebelik yazılarını ve bloglardaki bebek bakım sorunlarına çözüm yazılarını da daha fazla okumakta bir anlam bulamadığım için ben de az biraz sıkılmış durumdayım. En iyisi karar vermiş olduğum gibi her şeyi akışına bırakmak sanırım. Zamanı gelince bunlara da sıra gelecek :)

İLKE




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar