5 Ekim 2012 Cuma

Yine Cuma oldu...




Blog yazmaya başladığımdan beri en uzun aramı vermişim Pazartesi gününden beri :)
Yoğun bir hafta oldu sayılır, kafamı toplayıp yazacak zaman bulamadım.
Bu arada bu haftayla ilgili en büyük gelişme, sonunda yogaya başlamış olmam.
Bir baktım, yoga hocasıyla en son 7 ay önce yazışmışım :) Yine bir sürü soru sorup kadının vaktini aldıktan sonra "haftaya giderim artık" diye düşünürken, hocanın, "yarın akşam görüşürüz" demesiyle kendime geldim ve daha fazla beklemenin bir nedeni olmadığına karar vererek, Çarşamba akşamı vurdum kendimi Cihangir Yoga yollarına :)
"Kendimi harika hissettim, Çok rahatladım, Üçüncü gözüm açıldı" geyikleri yapmayacağım tabii (orada öyle söyleyen ve yeni başlamış kişiler vardı) Oldukça zorlandığımı söyleyebilirim. Geceleri uyumaya çalışırken bile aklımı Çağrı'nın nefesine takıp,kendi nefesimi kaçırabilen ben, hocanın verdiği nefes komutlarına uyabilmek şöyle dursun, nefes alamaz hale geldim akşamın sonunda. Umarım kısa bir süre sonra nefes, hareket dengesini sağlamayı başarabilirim.
Bu arada üşenmeyip haftada en az iki kere mutlaka gitmeliyim ki bir önce faydasını görmeye başlayayım.

****

Ay başında beklediğim reglim bir kaç gün gecikti ve oldukça sancılı geldi bu sefer. İki gündür evden çalışıyorum, işe gidemediğim için.
Evden çalışmak her zaman hayalini kurduğum şey olsa da, gerçek hayatta çok da pratik bir şey değil aslında.
Ne kadar yorucu olursa olsun evden çıkıp farklı bir ortama girmek insanın enerjisini yükseltiyor en başta.
Havan değişiyor, biraz insan görüyorsun, sohbet ediyorsun. En azından üstüne düzgün bir şeyler giymiş, saçını toplamış oluyorsun ki evdeyken durum baya kötü oluyor :)İşe konsantre olma açısından da ofis ortamının daha iyi olduğunu söylüyor çok kişi ama ben bunun sıkıntısını yaşamıyorum. Aksine evdeyken, işte olduğumdan daha konsantre olmuş bir şekilde çalışıyorum. Hatta iş yerindeki insanlara yanlış izlenim vermemek için yerimden bile pek kalkmıyorum diyebilirim.
Sabah sekizde bilgisayarı açıp, öğlen ara da vermediğimi düşünürsek iki saat kadar fazla çalışmış oluyorum otomatik olarak.
Bunların dışında, evinin rahatlığında, müziğini açmış, ayaklarını uzatmış bir şekilde çalışmak ve en güzeli bilgisayarı kapatır kapatmaz evde olmak paha biçilemez :)
Daha önce işten ayrılıp, yeni iş aradığım için evde oturduğum bir kaç haftalık zaman dilimlerinde de acı bir şekilde tecrübe etmiştim ki ev insanın enerjisini tüketiyor. Çalışırken evde daha fazla vakit geçirebilmenin, kendine vakit ayırabilmenin hayalini kuruyoruz ama evde olabildiğimiz zamanlarda işe yarar hiç bir şey yapacak enerjiyi bulamıyoruz kendimizde. İşe giden insanın kesinlikle daha çok işi daha hızlı bir şekilde yapabilme kabiliyeti oluyor. Evde oturmaya başlayınca insan anında körelmeye başlıyor, en küçük şeyler gözünde büyümeye başlıyor. Anneme çok gülerim, yapacağı bir tane işi tüm güne maleder ve örneğin bir şey teklif ettiğinizde, " Bugün yapamam bugün çıkıp faturaları yatıracağım" diye bir cevap verir :)
Halbuki çalışan bir insanın ajandasında bir gün için, iş harici en az 10 kalem yapılacak şey vardır.
Çocuğum olunca onu uzunca bir süre emzirebilmek ve yanında olabilmek için evden çalışıyor olabilmeyi çok isterdim ama bu olumsuzluklar da gözümü korkutmuyor değil.
Dün bütün gün evde tek başıma oturup çalıştım ve akşam tam bir çaçeron ev kadınına dönüşmüştüm :)
Bütün akşam Çağrı'ya "Bana yardım etmiyorsun, hiç bir şeyi görmüyorsun" diye bağırıp durdum.
Bu hallerim beni bile korkutuyor, o ne düşünüyordur kim bilir.

Görüşmek üzere...

İLKE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar